Prens 3. Sezon 2. Bölüm: Prens; Baba, Küçük Prens; Veliaht Oldu
Prens, 2. bölümde hikayeye kaldığı yerden lineer bir kurguda devam ediyor. Bölüm, Kalesh’in Marton tarafından Bongomya Meydanı’nda asılarak idam edilmek üzereyken konuşma yapmasıyla açılıyor. Prens de orada elbette. Marton konuştukça konuşuyor, Prens de Kalesh’in sarayı yaktığını defalarca dile getiriyor. Aslında zaman kazanmaya çalışan Prens, bunu kendi tarzında yapıyor çünkü ne de olsa plan yapma ve iyilik yapma konusunda pek de maharetli değil.
Kalesh tam idam edilmek üzereyken Marton, Sion’a onayı olup olmadığını soruyor. Yani Prens’in de vurguladığı gibi bir “onay sürecindeyiz.” Kalesh, meraklı ve gergin gözlerle, aşık olduğu Kraliçesi’nin idamını gerçekleştiren celladı olmaması için adeta dua ediyor. Ya infaz emrini verirse?
Ama Kalesh umutlu, ne de olsa onun da dediği gibi: “Aileye yamuk olmamalı!”
Sion’un ağzından çıkacak kelimeleri tüm meydan beklerken Elçi Sangu, olayların seyrini değiştiren bir haberle geliyor. Kraliçe Mary, Macaristan’ın derhal Bongomya’dan çekilmesini emretmiş. Altı aylık ızdırap, Prens’in çabasız eylemleriyle, şeytan tüyüyle sona eriyor ve saraya geri dönüyorlar.
Kalesh, bölüm boyunca Sion başta olmak üzere herkese trip atıyor. Sürekli ölmek üzere olduğunun altını çiziyor ve ihanete uğramış hissediyor. Yaşadığı bu duygular, yine güçlü bir mizah seviyesiyle aktarılıyor.
Her şey eskiye dönmüş gibi görünse de Hasheria kaygılı çünkü Macarların bu ani çekilişine anlam veremiyor. Sanki işin içinde bir Truva atı var gibi. Ama Prens her zamanki rahatlığında, çünkü Bongomya Bağımsızlık Bayramı’nı halkına armağan etti.
Saraya herkes dönmüş gibi görünüyor ama bir kişi hariç: Tenyo. Tenyo bir değişim sürecine giriyor, bunu çok net bir şekilde görüyoruz. Altı aydır soylu değil, bir işçi olarak kılıç dövme ustası olmak istiyor. Onu zaten artık saraya bağlayan bir şey yok. Hem karısını kaybetti, hem aldatıldı hem de çocuğu bildiği bebek ondan değil. Bu süreci kendi içsel yolculuğunun bir parçası haline getirmiş. Bakalım ilerleyen bölümlerde nasıl bir karakter değişimi göreceğiz onda; muhtemelen askeri zekasına ve planlarına ihtiyaç duyulacak Bongomya’da.
Bongomya halkı Prens’e çok öfkeli. Prens çarşıya gittiğinde yine lince maruz kalıyor çünkü saray ateşe verildiğinde onlarca kişi de öldü. Prens tabii ki kalbinde bu kayıpların acısını “derinden” yaşıyor.

Prens artık baba oldu ve saraya dönüşüyle hayatında çok büyük bir sorumluluk var. Bu kez kaçamaz, Sion’un emri var.

Sıra geldi çocuk Prens’e isim vermeye. Bu bölümün en sağlam ve komik sahnelerinden biri olan isim verme anında izleyici hissiyatımız doğru çıkıyor. Prens, kendi kaderini yaşamasını istemediği oğluna “Küçük Prens” ismini veriyor. Halkın lincinden de Küçük Prens’in veliahtlığını kullanarak sıyrılmayı başarıyor. Bu esnada kocasını kaybetmiş olan “Kadın”ı, oğluna hem sütanne hem de tam zamanlı bir bakıcı olarak yanına alıyor. Kadın karakterinin isminin direkt “Kadın” olarak yazılması ve Köle ile aralarında bir kıvılcım hissettirilmesi yine iyi kurulmuş ilişkilerden biriydi. Bu arada hepimiz “Köleler küfede yatıyor” sanıyorduk değil mi? Öyle değilmiş, kölelerin de odası varmış Bongomya Sarayı’nda.
Bölüm boyunca Prens’in iç çatışması baba olmak üzerine kuruluyor. Oğlunu hem özlüyor hem sorumluluğundan kaçıyor hem de bağlanmak istemiyor. Prens’in karakter tasarımına uygun bu çatışma, bizleri hem gülümsetiyor hem de duygulandırıyor.
Finaldeki yemek sahnesinde, Kalesh Sion’a evlenme teklifi edecekken Prens, patavatsızlığıyla Kalesh’in Fransa Kraliçesi’yle yaşamış olduğu yasak ilişkiyi ağzından kaçırıyor. Sion, bu ihaneti kabullenmiyor ve derhal Kalesh’i saraydan da Bongomya’dan da sürüyor.
Prens 3. Sezon 2. Bölüm: Prens; Baba, Küçük Prens; Veliaht Oldu