Anasayfa İncelemelerFilm İncelemeleri Kül: Romandan Küllenen Aşk

Kül: Romandan Küllenen Aşk

Yazar: Hazal Vardi

Kül: Romandan Küllenen Aşk

9 Şubat’ta Netflix’te izleyiciyle buluşan Kül filminin yönetmenliğini Erdem Tepegöz yapmış, senaryosunu ise Erdi Işık yazmıştır. Filmimiz 1 saat 40 dakika yapımcılığını da Kerem Çatay yapmıştır. Başrolde Funda Eryiğit, Alperen Duymaz, Mehmet Günsür yer almaktadır.

Filmimiz Gökçe (Funda Eryiğit) ve sevgili eşi Kenan’ın (Mehmet Günsür) 10 yıllık birlikteliklerini kutladıkları bir davetle başlar. Davet esnasında Gökçe yayınevi sahibi olan kocasının kargolarından birinde Kül isminde taslak bir kitap bulur. Kitabı okumaya başladığında kitapta evli bir adamla bir kadının aşk hikayesi anlatılıyordur. Kitabın baş karakterinin ismini M şeklinde yazan yazar Balat’ta tanıştığını, pastaneyi, kimsenin bilmediği bir kuleyi ve daha birçok şeyi yazar. Gökçe bu kitaptan çok etkilenir ve tüm işini gücünü bırakıp gerçek olabilme ihtimaline karşı Balat’a gidip mekanlarında gezer. Şöyle bir parantez açacak olursam Balat’a gidenleriniz varsa filmdeki bir yer gibi olmadığını bilirler filmde Balat’ı orta doğuda bir ülkede dolaşıyormuşsunuz gibi göstermişler. Gökçe bu işe çok odaklanmış bir durumda olduğu için Kenan ve çocuğundan da ilgisini kesmeye başlar. Sonunda M ile karşılaşır ve M’nin isminin Metin Ali (Alperen Duymaz) olduğunu ve kitaptaki gibi marangoz olduğunu öğrenir. Metin Ali’yle yakın olabilmek için butiğine ayna yaptırmak ister ve bu şekilde ikilinin ilişkisi başlar. Birbirinden etkilenen ikili bir bahaneyle yan yana gelirler son gidişinde Gökçe, Metin Ali’nin eşi olduğunu öğrenir ve bu durum sonrasında çok saçma sapan bir sevişme sahnesi izleriz. Yani aşkı bu kadar da ayaklar altına almayalım demek istiyoruz. Tüm bunlar olurken Kenan’da karısından şüphelenir ve takip eder ikilinin ilişkisini öğrenir ve Metin Ali’ye bir kitaplık yaptırır. Evine kitaplığı takmaya gelen Ali, Gökçeyle karşılaşır kitabın gerçeğinin nasıl olduğu tartışılır kavga ve bitiş. En özet bir biçimde izlemenizi tavsiye etmeyerek belki merak edersiniz diye zaman kaybı yaşamanızı istemediğim için yazımı yazıyorum.

O kadar çok eleştirecek şey var ki filmde öncelikle Gökçe neden her defasında Balat’ta bir turist gibi o anlamsız kıyafetlerle dolaşıyor. Balat gerçekten İstanbul’da değil de bambaşka bir ülkenin bambaşka bir köşesi gibi özellikle Pazar sahnesinde han çekimlerinde bu hissi daha iyi anlayacaksınız.

Gökçe bir gün sıkılmış ve onu seven kocasını, çocuğunu da bir köşeye atıp böyle bir maceraya atılmak istemiş gibi sıkılan bir kadının hayatına aksiyon katmasını izliyoruz. Kenan karakteri zaten çok az gösteriliyor ve oralarda da pasif bir rolde yani bu film izleyiciye ne anlatmak istedi gerçekten anlayamadım. Metin Ali karakterimizde hem evli hem kitabı yazan kişiyle beraber ve bu kişinin kız kardeşiyle de yatmış bir karakter. Böyle çarpık ilişkili şeyler izlemekten çok sıkıldım ve sizin de sıkıldığınızı düşünüyorum. Filmin sonuna hiç değinmeyeceğim çünkü çok anlamsızdı.

Son Yaz izleyicileri Canan Kara ve Akgün Gökalp Taşkın ikilisini partner görünce benim gibi moralleri bozulacaktır eminim. Bu ikili partner olarak kim düşünmüş bilmiyorum ama gerçekten olmamış. Ses getirmiş bir Türk dizisinde anne-oğul yerine konulmuş bir ilişkiyi bu filmle etkilemeselerdi biz izleyiciler olarak daha mutlu olabilirdik.

Film hızlı bir biçimde akıyor belki bu izlemek isteyenler için bir artı olabilir. Onun dışında mekanlar gerçekten güzeldi özellikle marangoz dükkanı gerçekten çok güzeldi. Gökçe’nin kıyafetlerinin filme hiç alakası olmadığını söyleyebilirim ama bence bir peri masalı andırılması yapılmış olabilir bundan dolayı o şekilde kostümler seçilmiş olabilir. Kenan’ın ofisi ve Gökçe’nin butiği hepsi gerçekten güzel mekanlardı. Canınız sıkıldığında arkada çalsın bende başka şeylerle ilgileneyim derseniz bu film o film. Emeği geçen herkese tabi teşekkürler fakat Netflix orijinal yapım olan Türk filmlerimiz niye böyle anlayamıyorum çok iyi dizilerimiz ve filmlerimiz olduğunu düşünüyorum. Oyuncuları çok seviyorum ve oyunculukları hakkında söyleyebileceğim olumsuz herhangi bir şey yok sadece film bu film, kadro da bu kadro olmamalıydı. Sinematografik anlamda da eksik bir film. Masal anlatılıyormuş gibi efektler ve renkler ama sonrasında onların yerini daha kasvetli ve dümdüz bir devam karşılıyor bizi. İzleyicinin filmden beklentisinin bu olduğunu sanmıyorum.

Hepinize iyi seyirler diliyorum.

Kül: Romandan Küllenen Aşk

Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...