Köklere Yolculuk: Selanik Şehrinden Türkiye’ye Uzanan Hikayeler
Yönetmenliğini ve yapımcılığını Bülent Vardar’ın üstlendiği, 35. Ankara Film Festivali’nde özel gösterim olarak sunulan Köklere Yolculuk adlı belgesel türündeki kısa film, yönetmenin Selanik şehrinde, Yenice-i Vardar’da doğup büyüyen dedesi ve babaannesinin 1912 Balkan Savaşı’ndan sonra yaşadıkları topraklardan nasıl ayrılmak zorunda kaldıklarını anlatıyor. Belgesel ayrıca, Kuzey Yunanistan’ı fetheden ve mübadeleyle yaşadıkları topraklardan ayrılmak zorunda kalan Gazi Evrenos’un ailesinin yaşadıkları olayları ve bu olayların yol açtığı travmaları da ele alıyor.
Köklere Yolculuk belgeseli, köken ve aidiyet temalarını merkeze alarak izleyiciyi kültürel ve kişisel bir yolculuğa çıkarıyor. Belgesel, karakterlerin geçmişe dönük hikâyelerinden oluşan bir yapı kurarak, kimlik arayışını ve bireylerin hem bireysel hem de toplumsal köklenme süreçlerini ele alıyor. Özellikle bireylerin atalarına olan bağı, bu bağı kaybetme korkusu ve geçmişin izlerinin bugünkü yaşamlarımıza etkisi belgeselin ana temaları arasında yer alıyor. Yönetmen, bireyin köklerinden uzaklaşmasının yarattığı içsel çatışmayı ve bu çatışmanın kültürel miras ve aidiyet duygusuyla nasıl harmanlandığını ifade ediyor. Belgeselin birçok sahnesinde hafızaların ve köklerin günümüzdeki izdüşümleri öne çıkarken, geleneklerin bireyin kimliğinde bıraktığı izler hem görüntülerle hem de kişilerin kendi anlatımlarıyla işleniyor.
Belgeselin konuyu ele alış biçimi, karakterlerin bireysel hikâyeleri üzerinden evrensel bir anlatı kuruyor. Bu bağlamda belgesel, kültürel kimlik ve kişisel kimlik arasındaki ince çizgiyi sanatsal bir bakış açısıyla inceliyor. Yönetmen, geçmişle yüzleşmenin getirdiği duygusal karmaşıklığı işlerken, günümüz ile geçmiş arasındaki çatışmayı da ifade ediyor. Ancak genele baktığımızda, her ne kadar başarılı bir anlatı dili sunulmuş olsa da belgeselin temposu oldukça yavaş. Sadece 20-25 dakika boyunca tek bir kişinin konuşmasını aynı açıdan izliyoruz. Kişisel görüşüme göre, bu durum bir süre sonra tarih dersi izliyormuşum gibi hissettirdi. Kurgu yapılırken, konuşmalar sırasında daha fazla görsel içerik kullanılarak bu durum önlenebilirdi. Öte yandan belgeselin durgun yapısına rağmen, içsel sorgulamalar ve sanatsal tasvirler üzerine yoğunlaşması, izleyicinin farklı bir perspektiften düşünmesini ve kafasında soru işaretleri oluşmasını sağlıyor.
Köklere Yolculuk, kimlik, köken ve aidiyet temalarını kendi içinde irdeleyen bir belgesel. Geçmişin bugüne olan etkisini bireyler üzerinden incelerken, kültürel kimliğin önemini ve bu kimliğin günümüzdeki izdüşümlerini gözler önüne seriyor. Bu belgesel, geçmişiyle yüzleşmek isteyenler için bir içsel yolculuk sunarken, o dönemde yaşayan insanlara da duygusal bir ayna tutuyor.
Belgeselin ses tasarımına baktığımızda, özellikle dış mekân sahnelerinde ses tasarımının zayıf olduğunu söyleyebiliriz. Bazı iç mekân sahnelerinde de benzer sorunlar göze çarpıyor; sesler çok yüksek ve mikrofona çarpıp gürültü kirliliğine yol açıyor. Bu durum, ses kurgusu yapılırken dış sesin minimalize edilmesiyle önlenebilirdi. Diğer yandan, röportajlar sırasında mikrofonun konuşan kişiye çok yakın yerleştirilmesi ve bu durumun ses kurgusunda düzeltilmemesi, kişi seslerinin temiz bir şekilde alınmadığını gösteriyor. Çekim esnasında dış sesi önleyen bir mikrofon kullanılabilir veya kurgu esnasında seslerin patladığı kısımlar temizlenebilirdi.
Sonuç olarak Köklere Yolculuk, konusu gereği izleyiciyi etkileyen ancak temposu nedeniyle zaman zaman bunaltıcı olabilen bir yapım. Hikâyelerin derinliği çok çarpıcı olsa da, kurgu, ses ve görsellik açısından biraz yüzeysel kalıyor. Belgeselde tarihî konuşmaların fazla olması, video ve görsel içeriğin yetersiz kalması, izleyicinin ilgisinin dağılmasına neden olan başlıca etkenlerden. Yine de belgeselin yapım sürecinde verilen emeğin oldukça yüksek olduğu anlaşılıyor. Emeği geçenleri tebrik ediyorum.
Köklere Yolculuk: Selanik Şehrinden Türkiye’ye Uzanan Hikayeler