Karma: Bir Karma Yeni Bir Karmayı Doğurur Mu?
4 Nisan 2025’te ilk sezonuyla Netflix’te yayınlanan Karma dizisi, yıllar önce yaşanan bir olayın üzerine karmanın nasıl gerçekleştiğini karanlık bir yerden ele alarak bizlere sunuyor. Başrollerini Lee Hee-joon, Park Hae-soo, Shin Min-a, Kim Sung-kyun, Lee Kwang-soo ve Gong Seung-yeon’un paylaştığı dizi, Choi Hee-Sun’un “Akyeon” adlı webtoon’undan uyarlanmıştır. Bu uyarlamanın senaristliğini ve yönetmenliğini Lee Il-hyung üstlenmiştir.
Kendisinin filmografisini incelediğimizde suç, gerilim ve aksiyon türlerine oldukça aşina olduğunu görüyoruz. Yeteneklerini burada da sunma fırsatı buluyor. Özellikle aksiyonu ve gerilimi bol sahneler için ayrı bir emek verildiği görülüyor. Açıkçası, oyunu kurma şekli bana başlarda biraz karışık görünse de karakterlere aşina olduktan sonra işi güzel bir bilinmezlikle yürüttüğünü söyleyebilirim. Ancak bu tarz konularda o kadar çok dizi ve film izledik ki bu diziyi diğerlerinden daha izlenir kılan neyi var derseniz size tatmin edici bir cevap veremem; çünkü bana göre ayrıştırıcı bir özelliği yoktu, tahmin edilemez değildi.
Peki, ne kadarı bilinmezlikle dolu, ne kadarı tahmin edilebilirdi? Gelin, size biraz konunun gidişatından ve olay örgüsünün nasıl kurulduğundan bahsedeyim; siz de merakınız artacak mı, azalacak mı karar verin.
Dizi, Lee Hae-joon’un canlandırdığı Park Jae-yeong’un tehlikeli kişilere borçlanması sonrası, eğer 30 günlük süre içerisinde borcunu ödeyemezse onu nasıl bir sonun beklediği gösterilerek başlıyor. Bu olay, aslında devamında gelişecek bütün olayların başlangıcı gibi görünse de karmanın başlangıcı oluyor. İlk üç bölümde Park Jae-yeong’un para bulmak isterken ne kadar acımasız olabileceğiyle yüzleşiyoruz.
Bu karakteri canlandıran oyuncuyu gerçekten tebrik etmek gerekiyor. Çünkü eğer siz de dizileri “Acaba bir noktada bu kadar korkunç şeyleri yapmaktan vazgeçer mi?” diyerek izleyen birisiyseniz, sizi de çok kısa bir sürede vicdanlı olmayan bir rolle karşı karşıya olduğunuza ikna ediyor. Karakter, duygusal bir bağlantı kurmuyor insanlarla; kendi yaşamı üzerine kurulu bencil bir hayat sürüyor. “Saf kötü” olarak nitelendirebileceğimiz insanlar vardır; bana kalırsa bu karakteri de o kategoriye koyabiliriz. Oyunculukta birçok duyguyu vermek gerekir; ancak bazen de böyle bir karakter için hiçbir duyguya sahip olmadığını bize sunması gerekir. Çünkü ancak o zaman bu karaktere ikna olabiliriz. İşte Lee Hae-joon bu duygusuzluğu bize çok başarılı bir şekilde aktarıyor.
Oyunculuktan bahsetmişken, Park Hae-soo’nun performansını da hayranlıkla izlediğimi söylemeliyim. ‘Tanık’ rolüyle dizide yer alan başarılı oyuncu, karakterinin gerektirdiği dengesizliği; yeri geldiğinde saf, yeri geldiğinde tam bir kurnaz gibi hareket etmeyi, çıkarları için kimseyi umursamamayı çok başarılı bir şekilde yansıtıyor.
İlk bölümde Park Jae-yeong, babasını öldürterek sigorta parasını elde etmeye çalışırken; ikinci bölümle birlikte planlar onun kontrolünden çıkıyor. Para karşılığı anlaştığı katil ve yanındaki tanıkla yeni bir plana geçilirken işin içine, özel bir klinikte çalışan doktor ve sevgilisi de dahil oluyor. Bu yaşanan bütün olaylarla aslında karma, içine yavaş yavaş herkesi çekmeye başlıyor.
Tabii bütün bunlar olurken, yaşanan olaylarda herkesin kötü yolu seçmesi “Bu kadarı da olmaz artık” dedirtiyor. Ancak oluyor. Anlıyorum; bazı olayların gerçekleşmesi için bazı mantıksızlıklara göz yummak gerekiyor. Ama diziyi izlemek için ilk üç bölüme şans vermeseydim, muhtemelen ikinci bölümün ortalarında diziyi kapatmıştım. Ancak özellikle üçüncü bölümün yarısından itibaren karakterler arasında nasıl bir bağ olduğunu anlamamızla birlikte, işin içine yeni bilinmezlikler de ekleniyor ve diziye devam ediyoruz.
Dizi tek bir zamanda geçmiyor; gerektiğinde kısa süreli geçmişle bağlantı kuruluyor ve olayları farklı iki gözden görmemiz sağlanıyor. İşin bu kısmı dizinin ikinci yarısında daha baskın ilerliyor ve bu da konunun daha akıcı olmasını sağlıyor. Ayrıca her bölüm tek bir karakter üzerinden ilerlemediği için olayların akışı birbiriyle daha kolay bağlanıyor.
Gelelim dizinin üçüncü bölüm itibarıyla yöneldiği kısma. Aslında ilk bölümden kalan soru işaretleri buradan sonra yavaş yavaş çözülmeye başlıyor. Shin Min-a’nın canlandırdığı Doktor Joo Yeon’un geçmişte yaşadığı bir olay üzerinden karakterler arasında yeni bir bağlantı kuruluyor ve izlediğimiz korkunç olayların daha da korkunç kısmıyla yüzleşiyoruz. Adeta “Kim kimden daha kötü?” sorularıyla izliyoruz.
Dizinin genelinde çok fazla cinayet işleniyor ve bunu tek bir kişi yapmıyor. Yani ister istemez şunu düşünüyorsunuz: “Biri de ‘Ben kimseye bir şey yapmayayım ya da olayın üzerini örtmeyeyim.’ demiyor mu?” Demiyor arkadaşlar…
Yine de bu diziyi tempoyu düşürmeden bizlere sunmuş olmaları güzel. Her ne kadar konuyu çözdüğümüzü düşünsek de çözdüklerimizin üzerine her bölüm yeni bir gerçekle karşılaşmamız ve eğer diziyi başından itibaren çok dikkatli izlersek bunları yakalayabilme ihtimalimiz, diziyi dinamikleştiren önemli etkenlerdi.
Nihayetinde karma çalıştı; ne kadar adildi, orası tartışılır. Ama herkes yaşattığının karşılığını bir şekilde aldı. Tam hesaplar kapandı derken… Bu karmanın bitişi, yeni bir karma doğurmuş olabilir mi?
Karma: Bir Karma Yeni Bir Karmayı Doğurur Mu?