Anasayfa İncelemelerDizi İncelemeleri Şahmaran 2. Sezon: Döngüyü Kıramayan Yılanlar

Şahmaran 2. Sezon: Döngüyü Kıramayan Yılanlar

Yazar: İpek Turgay Tan

Şahmaran 2. Sezon: Döngüyü Kıramayan Yılanlar

Netflix’in yerli yapımlarından Şahmaran 2. sezonuyla geri döndü. İlk sezonuyla oldukça eleştirilen Şahmaran, 2. sezonunda da oldukça eleştiriye maruz kalacak gibi gözüküyor.

Şahmaran hikayesinde ele aldığı anadolu mitiyle oldukça heyecan verici gibi duyuluyordu. İlk sezon olabildiğince akıcı olsa da ikinci sezon için aynı şeyi söylemek pek mümkün değil.

İkinci sezon 6 bölümden oluşuyor. Hikaye, Şahsu’nun bedeninde Şahmaran’ın uyanışıyla devam ediyor ve Lilith ihanetin intikamını almak için geri dönüyor. Bütün hikaye aslında iyi ve kötü karşılaşması, Şahmaran-Lilith savaşına dönüşüyor.

İyi ve kötünün batıcıl savaşı…

Şahmaran ve Lilith’in savaşı bu topraklara ait bir mitten değil de batı mitlerinden geliyor adeta. İkisinin savaşında insanlar kurban olurken aslında anlatmak istediği hikayeye dair olay örgüsünde de herhangi bir şey görmüyoruz.

Dizinin ikinci sezonu, ilk sezonun finalinden devam ediyor. Lilith’in (Saadet Işıl Aksoy) uyanışıyla kehanet gerçekleşmeye başlıyor. Bu noktada göze çarpan ve yapay duran şey; Lilith karakterinin ses tasarımı. Saadet Işıl Aksoy, Lilith rolünde kendi sesini kullanmış olmasına rağmen kullanılan bir teknikle sesi bozulmuş, bir nevi “kötü” olduğunun vurgusu sesiyle süslenmeye çalışılmış. Ne yazık ki bu noktada yapılan bu tercih izleyiciyi yabancılaştırmakla birlikte karakter tasarımının gerçekliğini yok etmiş. Kötü bir karakterin ya da villain arketipinin yeteri kadar kötü olduğunu anlamak için böyle bir kullanıma ihtiyaç yok gibi duruyor. Lilith’in tasarımına baktığımızda kıpkırmızı bir kumaşla etrafta dolaşan birini görüyoruz. Kırmızı kumaş şehvet gibi duyguları simgeliyor olabilir. Keza kimse onun karşısında direnç gösteremiyor, ona karşı duramıyor.

Lilith, her ne kadar marları kendi etrafında toplama planı yapsa da bu planını bir gece kulübüne gidip modern müzikler eşliğinde eğlenerek başlatıyor. Hikaye daha en başından sünmeye başlıyor ve Şahmaran’ı da zayıflatan bir konuma getiriyor. Şahmaran, dizi boyunca eyleyen değil eylenen karaktere dönüşüyor. Aslen kahraman arketipi olsa da karşısına çıkan engelleri aşma konusunda yalnızca dışsal engellere karşı tepki vermekten öteye gidemiyor.

Şahmaran’ın içinde taşıdığı “sevgi”, insanlığa duyduğu inanç, Lilith’in aksine beyaz bir kostümle yani masumiyet simgesiyle bağdaştırılıyor. Kaderini kabullenen ve döngüyü kırmaya değil aynı döngüyü tekrar yaşamaya razı gelen Şahmaran, sevdiği adam için Şahsu olmaktan vazgeçip defalarca parçalanmaya bir kez daha razı oluyor ve kendini feda ediyor. Fedakar bir kahraman olmak, kahraman arketipinin en belirgin özelliklerinden olsa da Şahraman’a dönüşürken yaşadığı değişim oldukça yüzeysel ve sıradan bir şekilde tasvir ediliyor. Çünkü Şahsu kendi kararlarını kendi alan değil, kaderine boyun eğen bir “insan”. Hikayede de insan olmakla ilgili aynı laflar sürekli tekrara düşüyor. İnsanın vefasız, bencil, merhametsiz bir varlık olduğu vurgusu marlar tarafından birden fazla kez söyleniyor. Bu da yine hikayeyi zayıflatıyor ve seyir zevkini düşürüyor. İlk sezonda hikayenin akışı daha kuvvetliydi. Bu sezonda ise diyalogsuz ve gerçekdışı sahneler, Şahsu karakterine söyletilmeyen sözler ve Maran karakterinin ordan oraya koşturduğu anlardan oluşuyor. Dizinin finaline doğru kullanılan görsel efektler ise gerçeklikten son derece uzak. Özellikle ne anlatmak istediğini bir türlü söyleyemeyen bölümler silsilesi izledikten sonra finalde “bu muydu?” Demekten öteye geçemiyoruz. Sanki tüm sezon dizinin devamı olsun da nasıl olursa olsun denilerek yazılmış. Oysa Şahmaran gibi onlarca hikayelerle dolu bu topraklarda bu mitlerin böyle zayıf anlatımlara dönüşmesi hayal kırıklığı yaratıyor.

Üçüncü sezona göz kırparak bitiyor 6. bölüm. Fakat bu zayıf sezondan sonra 3. sezon olur mu, olursa da nasıl olur bilemiyoruz. Şahmaran’ın daha sağlam yazılmış bir karakter tasarımına, daha güçlü bir hikaye anlatımına ve prodüksiyon dizaynı konusunda daha iyi kararlara ihtiyacı var.

Dizinin sevdiğim yönleri; oyunculuğu ve sahip olduğu karizmasıyla kendini seyrettirmeyi başaran Serenay Sarıkaya, orman ve doğa görüntüleri, Şahmaran mitinin az da olsa anlatılması.

Olay örgüsüne dair hem sürpriz-bozan olmasın hem de açıkçası akılda kalan ritmi kuvvetli sahneler olmadığı için çok fazla giriş yapmadım. Dilerim, bir sonraki sezon çok daha güçlü bir sezon olur.

Şahmaran 2. Sezon: Döngüyü Kıramayan Yılanlar

Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...