Yaratılan: Canavar’ın İnsanlıkla İmtihanı
Babam ve Oğlum, Dedemin İnsanları ve Issız Adam gibi başarılı filmlerin arkasındaki isim Çağan Irmak, yeni dizisi Yaratılan ile ses getirdi. İlk 3 bölümünü izlediğimiz ve ön incelemesini yaptığımız dizi özellikle görüntü kalitesi ve hikayenin sunumu ile beni etkilemişti.
Osmanlı Dönemi’nde geçen Frankenstein hikayesi olarak kurgulanan yapım, kadrosu ile de dikkat çekiyor. Sevilen oyuncular Taner Ölmez’in hırslı, zeki, biraz karanlık bir tıbbiyeliyi canlandırdığı yapımda akıl hocası Erkan Kolçak Köstendil’in hayat verdiği İhsan ile hastalıklara çare aramak için bir yolculuğa çıkmaları ve bilim için ne kadar ileri gidebilecekleri bize gösteriliyor. Bu iki ismin yanı sıra ortalama 40 dakikalık 8 bölümden oluşan dizide Engin Benli, Şifanur Gül, Bülent Şakrak, Sema Çeyrekbaşı, Devrim Yakut, Şehsuvar Aktaş, Durul Bazan, Macit Koper, Ekremcan Arslandağ, Ümmü Putgül ve Şennur Nogaylar da bulunuyor.
İlk 3 bölümde İhsan ile makineyi yapmak için neredeyse hayatından vazgeçen Ziya hayaline kavuşuyor ve ölüme kafa tutuyordu. Dizi kimin Frankenstein olacağı sırrını çok iyi gizleyemese de hikayenin akışı ile bunun üzerine çok düşünmüyoruz. Hikayeyi olgunlaştıran 3 bölümün ardından asıl gelişmeler 4. bölümden sonra başlıyor ve dizi biraz daha hareketleniyor diyebiliriz. Canavar’ı yaratan Ziya bu sorumluluğu taşıyamıyor ve kaçıyor. Bu noktadan itibaren Ziya’nın kaderinden kaçmaya çalışmasını Canavar’ın ise insanlıkla imtihanını izlemeye başlıyoruz. Hikaye bu noktada özellikle Yaratılan tarafında çok dağılsa da insanların tepkisi ve verilmek istenen ana fikir bizi sürüklemeye devam ediyor. Ziya tarafından terk edilen ve hayata tutunmaya çalışan Canavar’ın önce yeni doğan bir bebek gibi gelişimini ardından insanlar tarafından ötekileştirilmesini, yabancılaşmasını ve karakterinin değişimini izliyoruz.
Canavar, toplum tarafından dışlanan pek çok insanla tanışıyor ve toplumun acımasız önyargılarına çok yakından tanık oluyor. Yoz ve yabancı karşıtı olan toplumun ne kadar kötü olduğunu kafasına kodlayan ve bu doğrultuda karakteri evrilen Yaratılan hem sevdiklerinin kaybıyla hem de insanların davranışları ile kendisi de bir önyargı sarmalının içine düşüyor: İNSAN KÖTÜ.
Hem eski benliğini hatırlayan hem de yeni haliyle baş etmeye çalışan Canavar kaybettiklerini geri getirmenin tek yolunun artık Kara Kitap’ın kendisi olan Ziya’dan geçtiğini anlıyor ve ölüme son bir meydan okuma için yaratıcısının peşine düşüyor.
Hikaye tam olarak bu noktalarda bizi Ziya’nın Bülent Şakrak’ın hayat verdiği Ömer Kaptan ve ekibi ile karşılaştığı noktaya getiriyor ve yaşanan ile anlatılan birleşiyor. Ömer Kaptan çok fazla dikkat çekmeyen bir karakter olsa da dizi boyunca aslında biz izleyiciyi temsil ediyor. Korkularıyla bastırılan önyargıları olmadan bütün hikayeyi dinleyen Ömer Kaptan aslında bizimle aynı finali istiyor ve bizimle aynı tepkileri veriyor. Fakat Ömer Kaptan’ın, Ziya’nın ve Canavar’ın son kez unuttuğu bir şey var. İnsan kötü ve insan açgözlü. Yaratılan bir insanın hırsı ile başladı başka bir insanın hırsı ile bitti.
İlgi çekici, hızlı ve farklı bir son ile biten hikayede asıl bizi etkileyen şey duygular, tepkiler ve müzik. Müzik yaşanan ve aktarılmak istenen duyguları kat kat artıyor. Hikaye özellikle 4. ve 5. bölümlerde biraz sallansa da Erkan Kolçak Köstendil’in oyunculuğu ve Canavar’ın başına gelenler bizi izlemeye devam etmek için zorlamaya devam ediyor. Özellikle Canavar’ın mutlu olduğunu ve yuvasını bulduğunu düşündüğü anlarda yaşadığı kayıplar ve ardından içinde biriken öfke dizinin ana motivasyon dinamiği olarak karşımıza çıkıyor. Benim şahsi olarak beklediğim tek şey Canavar’ın yaratıcı Ziya ile daha fazla sahnesinin olmasını beklememdi.
Kostümler döneme uygun biraz bohem fakat ana karakterlerimizin Osmanlı’nın biraz daha eğitimli kesiminden olduğunu düşünürsek bu anlaşılabilir hatta iyi görünen bir tercih demek mümkün. Dizi biraz karanlık sunuluyor bu da gerginliği artıran bir öğe olarak karşımıza çıkıyor. Oyunculuklara değinecek olursak ise Ziya’ya hayat veren Taner Ölmez’in biraz gereğinden büyük oynadığını söyleyebilirim. Absürt bir performans olmasa da bazen ne çok bağırıyor ya diyebilirsiniz. Erkan Kolçak Köstendil karakterinin duygu geçişlerini çok çok iyi yansıtırken diğer bütün oyuncular kararında ve şovdan uzak bir performans sergilemiş.
Mekanlar karanlık, yerinde ve iyi kurgulanmış. Müzik dediğim gibi bize duyguları katlayan en büyük etkenlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Her bölümde mekanların ve yaşanan olayların üstüne koyarak değişmesi hikayeyi taze hissettiriyor.
Toparlayacak olursak, Yaratılan bilinen bir hikayenin bize ve dönemine iyi uyarlanmış bir anlatıya sahip. Görsel kalitesi ve oyunculuklar ile öne çıkan dizi vermek istediği duyguları ve ana fikri iyi sunan ve bize hissettiren bir akışa sahip. Dizi anlatmak istediğini anlatıyor ve bitiyor. Bunun için fazla geldi ya da gereğinden fazla uzun diyemem. Görsel kalitesi ve hikayesinin akışkan olması ile size kendini izletecek müzikleri ile de duygu yoğunluğu yaşatacak bir yapım. Son söz olarak şunu eklemekte fayda var: Canavarı canavar yapan insanlar oldu.
Yaratılan: Canavar’ın İnsanlıkla İmtihanı