Mukavemet: Tek Planda Cinnet
41. İstanbul Film Festivali’nde prömiyeri yapılan ve şu anda Mubi’de yayınlanan, Soner Caner tarafından yazılan ve yönetilen bu suç-dram olarak geçen film aslında, izleyiciyi gittikçe bunaltan korku türünde de bir film. Film, Selahattin Paşalı’nın ve Ece Çeşmioğlu’nun başarılı performanslarıyla işlediği konuyu daha da etkili kılıyor. Filmin en önemli etkisi de, tek plan çekilmiş olması. Yapım ekibi, 14 günlük yoğun çekim süreci boyunca filmi 7 kez baştan sona çekiyor. Tek planda olması izleyiciyi olayların bir parçası olmaya itiyor. Oyuncularla yakınlık kurduruyor ve bu yakınlık filmi daha etkili hale getiriyor. Filmde el kamerası kullanımı da gerçekçilik ve sürükleyicilik açısından önemli bir katkı sunuyor. 1 saat 44 dakikalık film boyunca izleyici, oyuncularla birlikte hareket ediyor ve bazı mide bulandırıcı anlarda izleyiciyi de etkiliyor. Karakterlerin duygularına şahit olurken, kendimizi filmin içindeymişiz gibi hissediyoruz. Bu süre boyunca film, kesintisiz akan film bizi kendisine bağlıyor.
Film, Rahmi ve kız arkadaşı Ecem, aynı evi paylaşan sıradan bir çift arasında geçiyor. Rahmi, içindeki kıskançlığını açıkça ifade edemeyen ve kız arkadaşı Ecem’e karşı bazı endişeleri olan bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Ecem’in telefonunun Rahmi tarafından zorla alınmasıyla gerilim başlıyor. Rahmi’nin kıskançlığı sonrası ve Ecem’in Rahmi’yi aşağılayan konuşması sonrasında, Ecem’in eski erkek arkadaşı Kazım’ın kapıya gelmesiyle gerilim tavan yapıyor. Rahmi, sinirleniyor ve ilk kan dökülüyor.
Ölü gibi yere yığılan adamın varlığı, Ecem ve Rahmi için korkunç bir şok etkisi yaratıyor. Her ikisi de bu aniden ortaya çıkan olay karşısında panik ataklar ve sinir krizleri yaşıyorlar. Ecem, ağlama krizleri içinde çırpınırken, Rahmi ise birini öldürmenin getirdiği korku ve dehşetle donup kalıyor. Kazım’ın cansız bedenini banyo küvetine taşınıyor. Rahmi ölü olduğunu düşündüğü adamı kesip parçalara ayırmayı düşünürken, adam uyanıyor. Bu sefer o anın hiddeti ve korkusuyla katil kararlılığında olan Rahmi, Kazım’ı boğuyor.
Yönetmenin söylediği üzere bu olay bir üçüncü sayfa haberi. Her gün gördüğümüz ya da duyduğumuz ve sonrasında unuttuğumuz o haberlerden biri. Gazetelerde mide bulandırıcı olarak okuduğumuz bu habere filmde direkt olarak şahit oluyoruz.
Film, bize toplumun bazı yönlerini gösteriyor. Örneğin, filmin başında ailesiyle sıradan bir konuşma yapan karakter, kız arkadaşı tarafından erkekliğine ve karakterine yönelik yapılan hakaretlerle şiddete başvurmayı seçiyor. Hatta cinayeti işledikten bir süre sonra da kız arkadaşına sorduğu şeyler yalnızca toplumdaki erkeğin güçlü olarak kabul ettiği şeyle oluyor. Yatakta benden daha mı iyiydi? minvalinde yalnızca cinsellik konulu takıntılarını soruyor.
Filmdeki bir başka detaysa ilk dakikalardan itibaren açık kalan ve filmin tek planda aktığını kanıtlayan televizyon. Yaşanan cinayette, sinir krizlerinde ve ağlama krizlerinde televizyon hep arka planda açık ve sesi duyuluyor. Öyle ki polisler geldiğinde bile televizyon kapanmıyor sadece sesi kısılıyor.
Filmin geneli korkutucu düzeyde ilerlerken son bölümde polisler geldikten sonra absürt bir komiklik de yaşanıyor. Gerçek bir polisten yardım alınarak koyulan bu sahnelerde polisler olayı normalleştiren davranışlarda bulunuyor. Ya da olayı tam olarak toplumda karşılandığı gibi gösteriyor. Polislerin ciddiyetsiz davranışları, olay mahallinde el yıkamak ve su içmek gibi… Üçüncü sayfa haberlerinin insanlardaki tesirini gözler önüne seriyor.
Mukavemet, kesinlikle son dönemlerdeki en başarılı Türk yapımlarından biri. İçerdiği cesur sahneler, karakterlerin Rahmi (Selahattin Paşalı) ve Ecem’in (Ece Çeşmioğlu) yaşadıkları şoklar ve tam bir gerçeklikle izleyiciyi etkilemeyi başarıyor. Film, tek plan çekimi, tek mekanı, dekorları ve senaryosuyla girdiği bu cesur denemenin altında çıkıyor.
Mukavemet: Tek Planda Cinnet