Anasayfa İncelemelerFilm İncelemeleri Monkey Man: Kadere Karşı Mücadele Veren Bir Savaşçı

Monkey Man: Kadere Karşı Mücadele Veren Bir Savaşçı

Yazar: Erkan Akmaz

Monkey Man: Kadere Karşı Mücadele Veren Bir Savaşçı

Monkey Man; Lion, Slumdog Millionaire, The Green Knight gibi pek çok yapımdan tanıdığımız genç ve başarılı aktör Dev Patel’in ilk kez yönetmenlik koltuğunda oturduğu ve başrolü olduğu aksiyon-gerilim türündeki filmi olarak, geçtiğimiz haftalarda vizyona girdi. Vizyon tarihinden bu yana üzerine oldukça konuşulan filmin senaryosunda da Dev Patel’in imzası bulunuyor.

John Wick türevi gibi görünen hikaye, Hindistan’ın gettolarında ve lüks yerlerinde geçmekte olup Patel’in canlandırdığı Bobby karakterinin küçüklüğünde yaşadığı trajik bir aile olayının üzerine kurgulanıyor. Hindistan coğrafyasındaki sınıf ayrımı, kadın ticareti, polis şiddeti, politik-toplumsal olaylar ve genç bir adamın intikam hikayesi gibi konulara değinen ve böylece ana hikayenin yanına konumlandırılmış birçok unsura yer veren yapımın bu açıdan sahip olduğu zenginlik filmin cazibesini artırıyor. Monkey Man, açılışta dini ve mitolojik referanslarla ve ileride önem kazanacak Hanuman adındaki mitolojik karakterin anlatılmasıyla yoğrulan bir sahneyle başlıyor. Sonrasında Hindistan’ın kriminal çevrelerinde yaşamını idame ettirmeye çalışan ve bir intikam ateşiyle yanıp tutuşan Bobby karakterinin ekonomik geçimini sağlaması için dövüş bahislerinin yapıldığı yerde dövüşçü olarak çalıştığını görüyoruz. Bu sahnelerde, maymun adam konseptiyle dövüşten para kazandığına şahit olduğumuz Bobby’nin aslında bu konsept seçiminin, filmin en önemli noktalarına temas ettiğini ve filmin devamında da oldukça önemli bir yere sahip olduğunu görüyoruz. Esasen küçüklüğünde yaşadığı trajediyi Bobby’nin yaşamının her yerinde, her noktasında gözlemleyebiliyoruz. Dolayısıyla da almak istediği intikam açısından Bobby, son derece kararlı ve hedefine odaklı şekilde hareket ediyor. Lüks ortamlar ve gettolar arasında gidip gelen bir zamandan sonra Bobby hikayenin esas noktalarına doğru yol almaya başlıyor.

Filmin özellikle ilk yarısında oldukça hızlı ilerleyen bir hikaye anlatımına şahit olduğumuz yapımda, hikayenin temeli başarılı bir aksiyon filminde görebileceğimiz şekilde atılmış oluyor. Tabii bu anlarda her ne kadar hedefine kilitlenmiş ve bu uğurda çoğu şeyi göze almaktan çekinmeyen bir karakteri görüyor olsak da aslında duygusal açıdan oldukça da kırılgan, zayıf bir yanının olduğunu görüyoruz Bobby’nin. Bunu hedefine giden yolda giriştiği işler esnasında geçmişi hatırlamasından ve bundan oldukça negatif etkilenmesinden anlayabiliyoruz. Özellikle bu sahnelerde Dev Patel’in performansının altını çizmekte yarar olduğunu söyleyebiliriz. Farklı duygular arasında gidip gelişinin oldukça zarif ama bir o kadar da nokta atışı şeklinde olduğunu söylersek yanlış olmayacaktır. Neyin yanlış ve neyin doğru olduğunu umursamayan ve daha fazla mücadele vermekten yorulan bu karaktere etkili bir kimlik kazandırdığını söylemek mümkün. Dolayısıyla başarılı yansıtılan bu gelgitlerle beraber, Bobby’nin verdiği mücadelenin oldukça zorlu yollardan, dikenli tellerden geçtiğini görüyoruz. Filmin devamında yaşadıklarıyla beraber, duygusal kırılımlar yaşayan bu karakterin sonrasında çok daha güçlü, çok daha acımasız ve iş bitirici bir karaktere dönüşmesinin fena işlenmediğini söylememiz mümkün. Filmin, Patel’in ilk yönetmenlik deneyimi olduğunu göz önünde tutarak bu noktanın yadırganamayacağını düşünüyorum. Öte yandan başarılı aktarılan karakter gelişimin dışında hikayenin ana materyalinin biraz hızlı işlenmesi sebebiyle çiğ kaldığı da ortada. Burada ayakları yere daha sağlam basan ve olgunlaştırılmış bir anlatımın varlığı gerekirdi diye düşünüyorum. Aksiyonun son derece baskın olduğu bu tip yapımlarda bu durumun varlığını yadırgamadığım için bunu olağan karşılıyorum.

Ana ekseninde şahsi bir intikam meselesinin bulunduğu filmin, dokunduğu diğer noktalara da değinmek gerekir. Klasik bir intikam hikayesi ile toplumsal gerçekliğin bir arada ve dengede götürülmek istendiğini görebiliyoruz. Bu toplumsal gerçekliğin içinde, hikayede, Hindistan’da mevcut olan şiddet sarmalının toplum açısından oldukça vahim sonuçlar doğurduğunu, bunun dışında çiftçiler, transseksüel bireyler gibi toplumun pek çok kesiminden insanın polis şiddetine maruz kaldığını izleyiciye aktarmayı seçiyor Patel. Bu durumun klişe bir intikam hikayesine farklı bir boyut ve bakış açısı kazandırdığını düşünüyorum. Yaşanan bu olumsuz olayların, bir benzerini kendisinin ve ailesinin de yaşadığı Bobby karakterini daha da büyüttüğünü ve ona derinlik kattığını gözlemliyoruz. Her ne kadar bu noktayı olumlu görüyor olsam da bu karakter inşasının ilgili olaylarla birbirine daha organik bir temasla birleşmesi gerekirdi. Öte yandan kimi detayların da hayatın kendi gerçekliğine uzak düştüğünü de söyleyebilirim. Bunu hem ana hikayenin toplumsal gerçeklerle birleştiği kısımlarda hem de kimi aksiyon sahnelerinde gözlemliyoruz. Bunların biraz hızlı bir tempoda izleyiciye aktarılıyor olması ve mantıksal açıdan gerçekle örtüşmeyen taraflarının olması sebebiyle bu noktada eksiğinin olduğunu söyleyebilirim.

İntikam hikayesinin merkezine geri dönersek, Bobby’nin geçmişte yaşadığı korkunç olayın perde arkasında bulunan kişilerin ve bunların işbirlikçilerinin sorunlar yaşayan Hindistan toplumuna politik anlamda vaatlerde bulunmasına karşın aslında son derece ikiyüzlü ve tamamen kendi menfaatleri peşinde koşan kişiler olduğunu görüyoruz. Filmin sonlarına doğru Bobby’nin intikam arayışıyla, bu durumun artık çarpışma noktasına gelişinin başarılı kurgulandığını söyleyebilirim. Yani artık kendi bireysel amacının yanında toplumda ezilmiş olanlar için de mücadele veren, acımasız kadere başkaldıran bir savaşçıya dönüşüyor Bobby. Filmde pek çok yerde bahsi geçen mitolojik bir karakter olan Hanuman ile giderek özdeşleşmeye ve bütünleşmeye başlıyor. Bunu da aslında kendi maymun adam karakteriyle de bağlantılı şekilde gerçekleştiriyor. Filmde belki de en beğendiğim noktalardan biri aslında bu maymun adam yaratımının ikonikleşmesi olabilir. Bir bakıma tanrılar tarafından cezalandırılıp kaderine terk edilen bu karakterin zirve noktasına ulaştığını görüyoruz. Bu durumun olumlu bir artı kattığını söylemek hiç yanlış olmayacaktır.

Bütün bunların dışında görsel detaylar açısından bir değerlendirme yapacak olursak, ortalama güzellikte bir görselliği olduğunu söyleyebiliriz Monkey Man’in. Aksiyon filmlerinin ezberlenmiş kalıplarının pek dışına çıkmayan hatta kimi yerlerde biraz parodisel olduğunu düşündüğüm bir görüntüye sahip film. Yine de genel anlamda fena olmadığını söyleyebiliriz bu durumun. Filmdeki aksiyonu, vahşiliği ve gerilimi yansıtacak unsurların yeterli derecede kullanıldığını görüyoruz.

Bunun dışında bir parantez de Bobby karakteri dışındaki karakterler için açmak gerekir. Hikaye her ne kadar büyük ölçüde Bobby’nin amacına ve onun içsel görünümüne odaklansa da yan karakterlerin hikayenin gelişmesine ve ilerlemesine iyi hizmet eden performanslarını göz ardı etmemek gerekiyor. Farklı dünyalardan, farklı ortamlardan gelen bu karakterlerin kendilerine özgü bir kimlik bulduklarını söyleyebilirim.

Sonuç olarak Monkey Man’e baktığımızda, standart bir intikam hikayesine sahip olmasının yanında pek çok farklı soruna, noktaya da değinen ve bunları anlatırken de genel anlamda başarılı olan bir film olduğunu ifade edebiliriz. Özellikle başrolüne bir kişilik ve adanmışlık kazandırma konusunda etkili olduğu ortada. Kimi bazı hususlarda sorunları olan bir film olduğunu düşünüyor olsam da Dev Patel’in, ilk yönetmenlik deneyiminden geçer not aldığını söylemem doğru olacaktır.

Monkey Man: Kadere Karşı Mücadele Veren Bir Savaşçı

Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...