Love In The Villa: Aşk Bir Yolunu Bulur
Love In The Villa, 1 Eylül 2022 tarihinde Netflix’te yayınlanan başrollerinde Kat Graham ve Tom Hopper’ın olduğu, romantik türünde bir film ayrıca içerisinde az da olsa komedi türünü barındırıyor. Filmde, Julie ve Charlie karakterleri birbirlerinden habersiz bir şekilde, aynı tarihlerde İtalya’nın Verona şehrindeki bir villayı kiralıyorlar. İki karakter de villadan diğerini çıkarmak istiyor ve bu durumu ev sahibine yansıtıyorlar. Ev sahibi ortada bir yanlışlık olduğunu ve ikisine de aynı anda kiralamış olduklarını söyleyerek film boyunca sürekli duyduğumuz “L’amore trova una via.” repliğini söylüyor. Bu olayı ev sahibiyle de çözemeyen ikili, zayıf noktalarını kullanarak birbirilerini göndermeye çalışsalar da ikisi de başarısız olunca aralarında bu durumu düzeltip anlaşmaya başlıyorlar. Bu tarz filmlere hakimseniz filmin ilerlediği süre zarfı boyunca olacak olayları tahmin etmeniz kaçınılmaz oluyor.
Konusu bariz bir şekilde klişe olsa da karakterlerin birbiriyle uyumundan filmi izlerken sıkılacağınızı düşünmüyorum. Karakterlerin özelliklerini, yaşam amaçlarını ve olaylara verilecek tepkilere kadar tahmin edebiliyoruz bence bu seyirciye karakteri tanıtma açısından çok büyük bir başarı. Julie karakterinin Romeo & Juliet’e olan sevgisi ve aşka olan inancı ile tek başına aşıklar şehri olarak adlandırılan Verona’ya gelmesi, Charlie’nin ise işinden dolayı orada bulunması ve Juliet’in balkonuna bakan villada yıllarca kaldığı halde bir kere bile ziyaret etmemesi belki de film boyunca verilmek istenen ‘birbirine zıt insanların, birbirini çektiği’ mesajıdır.
Filmin teknik özelliklerinde beni rahatsız eden bir şey yoktu. Bence film klasik anlatı sineması ve sanat sinemasını aynı anda barındırıyor. Klasik anlatı sinemasına örnek olarak, filmi izleyen kişilerin, bu hikâyenin gerçekliğine inanıp aynısını yaşamak istemeleri bekleniyor ve seyircinin karakterler ile özdeşleşme yaşaması amaçlanıyor. Filmin sanat sinemasına benzer özelliği ise seyirciye alt metinde verilmek istenen mesaj bulunması. Filmin çekimlerini genel olarak beğendiğimi söyleyebilirim. Yapılan çekimler sayesinde, Verona’nın tarihi, Romeo & Juliet hikayesi hatta yemek kültüründen, turistlik yerlerine kadar güzel bir şekilde tanıtılmıştı.
Oyuncu kadrosuna gelecek olursam, başrolde Julie karakterini canlandıran Kat Graham’ı daha önceki projelerinde izlemiştim. Seyirciye karakterini tanıma fırsatı verilse de oyunculuğunu çok beğenemedim. Anlayamadığım bir şekilde bazı yerlerde oyunculuğu senaryoyu dümdüz okuyormuş gibiydi. Tom Hopper’ı ise ilk defa bu filmde izlememe rağmen oyunculuğunu fazlasıyla beğendim, duygularını seyirciye aktarabiliyordu. Ayrıca Kat ve Tom’un uyumu muhteşemdi. Filmi teknik açıdan da başarılı bulduğumu rahatça söyleyebilirim.
Bence izlediğimiz her film, zihnimizde asla yok olmayan bir parçaya dönüşüyor. Üzerinden yıllar geçse de ismini duyduğumuzda veya filmi hatırlatan bir yer gördüğümüzde o filmden yaşananlar gözümüzün önüne geliyor. Bundan bahsetme sebebim de Love in the Villa filminde bunun özellikle yapılmak istendiğini düşünmem. Sinema sanatı, dünyada kullanılan en başarılı propaganda araçlarından birisi ve ister istemez izleyenleri inanılmaz etkileyebiliyor. Burada propaganda olarak bahsettiğim, yıl içinde belki de milyonlarca turiste ev sahipliği yapan İtalya’nın Verona şehrinin film boyunca turistlik bir şekilde sunulması. Eminim ki izleyecek herkes aynı benim gibi Verona’yı araştırmaya hatta belki de uçak biletlerine kadar bakmaya başlayacak. İşte bahsettiğim şey tam da bu olaydı. Seyirciyi Verona’da olmak ve böylesine bir hikâye yaşayacağına inandırmak için güzel bir ortam elde edilmiş.
Ben filmi eğlenceli buldum ve her açıdan beklentimi karşıladı diyebilirim. Eğer romantik tarz size hitap ediyorsa ve eğlenmek için izleyecek bir film arıyorsanız Love in the Villa tam da size göre.
Love In The Villa: Aşk Bir Yolunu Bulur