Anasayfa İncelemelerFilm İncelemeleri The Mitchells vs the Machines (İnceleme)

The Mitchells vs the Machines (İnceleme)

Yazar: Senanur Pehlivan

The Mitchells vs the Machines (İnceleme)

Netflix’in son animasyon filmi olan The Mitchells vs. the Machines (Ailem Robotlara Karşı) geçtiğimiz hafta yayına girdi. Michael Rianda’nın yönettiği filmde Abbi Jacobson, Danny McBride ve Maya Rudolph gibi önemli isimlerin seslerini duymaya nail oluyoruz.

Filmde film okuluna henüz kabul edilmiş olan Katie adlı genç bir kızın ailesiyle okula giderken yaptıkları gezi esansında robotların dünyayı istila etmesi konu ediliyor.

Dört kişilik bir ailenin büyük çocuğu -Katie Mitchell- film çekmeyi ve video düzenlemeyi çok sevene ve bunlarda da son derece başarılı biridir. Ama babası tarafından sanatın bu dalından para kazanabileceğini düşünmediğinden ötürü bu hobisiyle pek ciddiye alınmaz ve destek göremez. Bu sebeple de zorlu bir baba-kız ilişkisine sahiplerdir. Katie çok istediği film okuluna katılmaya hak kazanır. Sonunda kendisini gerçekten anlayacak aynı hobilere sahip olan bir sürü insanla tanışma fırsatı elde edecektir. Başka şehirde olan okula ailecek arabayla geze geze gitmeye karar verirler. Bu gezi esnasında dünya Pal marka robotların istilasına uğrar. Filmin başından beri tuhaf bir aile imajı çizen Mitchell ailesi robotlar tarafından yakalanmamayı başararak tutsak olmayan son insanlar olurlar. Artık insanların akıbeti onların ellerindedir.

Filmin ilk sahnesinden beri görsellik ön planda ve filmin en başarılı tarafı bu olmuş. Farklı çizimlerle üç boyutlarla iki boyutları birbirine karıştırmaları da son derece eğlenceliydi. Zaten görsel efekt ekibi daha önce bayılarak izlediğimiz Spiderman Into The Spider-Verse ekibiymiş. Animasyon çizim tekniklerindeki benzerlikler de bunu kanıtlar nitelikte. Katie’nin çekip düzenlediği eğlenceli anı videolarına da hasetle bakıyoruz biraz. Keşke biz de bu şekilde ortaya güzel videolar çıkarabilsek diye.

Apokaliptik bir film olduğu için sürekli bir olay var ve temposu yüksek. Bazı sahnelerde aksiyon hattı güzel bir şekilde sıralanmış. Aslında filmin ikinci başarılı kısmı aksiyon sahneleri ama onların da yarısı kadar olabilir. Komik olan sahnelerde yer yer başarılı. Ufak tefek detayları önemsemeyen “Ben ne olursa ona bakarım, klişeler önemli değil.” diyen biriyseniz bu yapımı çok sevmeniz garanti. Aşağıda bahsedeceğim şeylerde benimle hem fikir olanlarsa yine eğlenir ama daha az.

Filmde şöyle bir olay var; aile bağlarına o kadar kafayı takmışlar ki her üç dakikada bir bu konu hakkında nutuk çekmekten geri kalamamışlar. Olayları birlikte aşarak bağlarını güçlendireceğini hissetmemiz gereken sahnelerde ise klişelere tanık olduğumuz için bu konu biraz bizi bayıyor. Açıkçası diyalogların çoğunu zayıf buldum. Benzer türdeki filmlerle aynı yolu izlemeleriyle de özgün olmayan konuşmalara şahit oluyoruz.

Filmde sunulan diğer konu ise dünyanın yapay zeka tarafından ele geçirilmeye çalışılması. Bu konunun güçlü örneklerini daha önce çok izledik bu yüzden eğer yeniden işlemeye cesaret ettiyseniz farklı bir şekilde işlemelisiniz. Ancak burada da olay örgüsü bakımından bizi hiç şaşırtmayan sahneler izledik. Filmin sonradan ortaya çıkarmak için saklamaya çalıştığı şeylerde barizdi.

Bu tarz animasyon filmlerinde amaç öncelikle seyirciyle duygusal bağ kurabilmektir. Duygusal bağ konusunda başarısız olan bir animasyon filmi başarılı sayılmaz. Karakterlerin yeterince güçlü şekilde aktarıldığını düşünmediğim için burada başarısız olmaları belki de geri kalan tüm negatiflikleri beraberinde getiriyor.

Filmin sonunda gerçek Mitchell ailesi olarak yönetmenin kendi ailesinin fotoğrafını görüyoruz. Yönetmen kendi ailesindeki bireylerin olan ilişkisini yansıtarak onlar tarafında çok duygusal olan bir çalışma ortaya koymuş olabilir. Ancak biz seyirciler olarak bu karakterleri gerçekte tanımıyoruz ve gerekli duygusal bağımızı kuramadık. Ayrıca yönetmen filmde ailenin küçük erkek çocuğu seslendirmiş. Ama kırk yaşındaki birinin yetişkin ve kalın sesi tabi ki de on yaşındaki bir çocuğa hiç yakışmamış. Buna gerek var mıydı gerçekten?

Tüm olumsuzluklarına rağmen akıcı olması, etkileyici görsellerinin olması ve nadir de olsa güldürebilmesiyle filme puanım 6,5/10.

İyi seyirler!

The Mitchells vs the Machines (İnceleme)

Senanur Pehlivan’ın Diğer Yazıları İçin Tıklayın.

Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...