Anasayfa İncelemelerFilm İncelemeleri The Midnight Sky: Yeni Dünyaya Göç (İnceleme)

The Midnight Sky: Yeni Dünyaya Göç (İnceleme)

Yazar: Hatice Gökgül

The Midnight Sky: Yeni Dünyaya Göç (İnceleme)

Lily Brooks- Dalton’un Good Morning Midnight romanından uyarlama olan, George Clooney’nin hem yönetmenlik hem de oyunculuğunu yaptığı The Midnight Sky 23 Aralıkta Netflix’te yayınlandı. Kadrosu açısından baktığımızda Fecility Jones, Kyle Chandler gibi kaliteli oyuncuların bulunduğu yapım bizlere sunuluş şekliyle çok büyük beklentiler yarattı. Film drama, bilim kurgu ve fantastik konulu olmasıyla Interstaller tarzı bir yapım olduğunu düşündürdü.

Film dünyada kıyamet benzeri bir yok oluş sonrası gelişen olayları anlatıyor. Kuzey Kutbu’nda yalnız kalan, kendini uzaya ve yeni yaşanabilir bir gezegeni bulmaya adamış bir bilim adamı olan Augustine (George Clooney) etrafında dönen hikayeyi izliyoruz. Hayatı boyunca araştırmalar yapmak ve gökyüzünü izlemek için dünyanın farklı noktalarında yaşayan Augustine araştırma merkezine ulaştığı sırada dünya bir felakete uğruyor ve merkez tahliye ediliyor. Fakat Augustine oradan ayrılmak istemiyor ve tek başına kalmaya başlıyor. Yalnızlık ve hastalıkla savaşan Augustine merkezde birinin bulunduğuna dair bazı ipuçları buluyor fakat buna ihtimal vermiyor. Bir gün mutfakta çıkan bir yangın sonucunda Iris adında küçük bir kız çocuğunu buluyor. Onun bir önceki mürettebattan biri olduğunu ve unutulduğunu düşünüp hemen ulaşmaya çalışıyor ama başarılı olamıyor ve beraber kalmaya başlıyorlar. Bu olaylar olurken yeni gezegenin keşfi için iki yıldır uzayda olan Sullivan isimli astronot keşif ve incelemeler sonrası dünyaya geri dönmek için yoldadır. Yolculukları sırasında Dünya ile olan iletişimleri bir süre kesiliyor ve kendi başlarının çaresine bakmaya çalışıyorlar.

Bir gün menzilden çıktıkları için tehlike alarmları çalıyor. Artık kendilerine yeni bir rota oluşturmak zorunda kalıyorlar. En kısa yoldan ve kaynakları yettiğince dünyaya, evlerine dönebilmek için rota araştırması yapmaya başlıyorlar. Bu sırada Augustine geminin iletişim menziline girdiği haberini alıyor ve onlara ulaşmaya çalışıyor. Yetersiz ekipmanlar yüzünden bu konuda başarılı olamayınca daha güçlü bir alıcıya doğru yola çıkıyor. Bu yolculuk sırasında birtakım aksaklıklar yaşasa da bunu başarıyor ve gemidekilere ulaşıp dünyaya dönmemeleri gerektiğini yeni gezegende hayat kurmaları gerektiğini anlatıyor. Fakat iki astronot gemide ölen arkadaşlarının cenazesini alıp dünyaya geri dönüyor kalan iki astronot ise yeni gezegene doğru yol alıyorlar.

Filmi izlerken görsel ve ses açısından çok büyük haz alıyorsunuz fakat hikayedeki boşluklar ve uzun sahneler filmi sıkıcılaştırıyor. Ayrıca kafamızda bir sürü cevaplanmamış soru kalıyor aslında bir filmi izlediğimizde yerinde gizem bizi heyecana ve meraka iter fakat bu filmde sorular hikayenin tamamlanması açısından önemli olduğundan dolaylı yollardan da olsa cevaplanmasını beklerdim. Filmin bitiş sahnesinde Iris’in aslında Augustine’nin kızının hayali olduğunu ve o kızın da uzay gemisinin kaptanlarından Sully olduğunu öğreniyoruz. Bilim kurgu dışında daha çok bir dram filmi izliyoruz aslında çünkü film bize gerçek bilim nüanslarını veremiyor. İçeriğinde birtakım mantık hataları da bulunduruyor.

Filmin şu anki IMDB puanının 5.7 olduğunu görüyoruz ve beklentiler karşısında pek de başarılı olamadığını anlıyoruz. Umarım George Clooney’den daha başarılı filmler görürüz.

The Midnight Sky: Yeni Dünyaya Göç (İnceleme)

Hatice Gökgül’ün Diğer Yazıları İçin Tıklayın.

Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...