Anasayfa İncelemelerDizi İncelemeleri Lucifer 5. Sezon 2. Kısım İncelemesi

Lucifer 5. Sezon 2. Kısım İncelemesi

Yazar: Ayşe Nur Tokaç Şahin

Lucifer 5 Sezon 2 Kısım İncelemesi

Lucifer, Los Angeles’ın azılı şeytanı 5. sezonunun ikinci yarısıyla Netflix ekranlarına geri döndü ve genellikle bir saat civarında toplamda sekiz bölüm yayınlandı. Lucifer, benim için bazı arkadaşlarımın beni Chloe’ye benzetmesiyle meraktan başladığım bir dizi olmuştu ama bu merakın ötesine geçip kendini izlettirmeye devam etti. Sonlara doğru hoşlanmadığım şeyler olmaya başladı. “Şeytani ikiz” olayı beni biraz rahatsız ettiği için (yani biraz fazla klişe değil mi?) yeni bölümlere büyük bir önyargı ile başladığımı hemen burada itiraf ediyorum fakat bu konuyu çok da uzatmadan farklı renkler katmışlar ve bu yüzden beklediğim şekilde (kötü şeyler bekliyordum) geçmedi bölümler. Dizinin genel ritmine kısaca değinmek gerekirse Lucifer çoğunlukla bölümlük olaylardan oluşan bir dizi ama bununla birlikte ana hikayesi de geri kalmıyor. Bu sezonda da çözülecek cinayetler su gibi akıyor.

İkinci kısım Aile Yemeği isimli 9. bölümle birlikte başlıyor. Bölümün başlamasıyla geçen sezonun sonunda bir göz atma şansı yakaladığımız Tanrı’yı tekrar görüyoruz, ben kendisini gördüğümüzü unutmuşum bile ama inanır mısınız o dinliyormuş, buralara kadar gelmiş ve zamanı durdurmuş. Yaşanan hengamede Tanrı gelince birden tüm çocukları birbirini suçlamaya ve didişmeye başlıyor ama baba yüreği işte hemen barışsınlar istiyor. Ama Lucifer bunu kabul etmiyor, ikiz kardeşinin yaptıklarını nasıl görmediğini anlamıyor ve alışılageldik üzere hakkını savunuyor, durumu kabul etmiyor. Chloe ise bu sırada olanları kavramakta zorlanıyor. Benim favori karakterlerimden Linda’yı ise bebekleri Charlie’yi dedesiyle tanıştırırken görüyoruz, Tanrı olan bu dedeyi dürtmekten kendini alamıyor haliyle.

Küçük bir Disneyland’e benzeyen bir olay yerine gelen Chloe ve Dan burada Ella’yı yanan cesedin fotoğraflarını çekerken buluyor. Bir önceki sezonda Ella’nın çok usturuplu görünen erkek arkadaşının seri katil olduğunu öğrendiğimizden beri belli ki Ella pek kendinde değil o yüzden insanlar onun dinlenmesini o da asla kendini dinlememeyi istiyor anlayacağınız. Hatta sonrasında da görüyoruz ki kendini temizliğe vurmuş, meşgul olmak ve öyle kalmak için elinden geleni ardına koymuyor.

Lucifer’da olay yerine gelmiş gelmesine ama uzaktan izlerken babacığı Tanrı geliyor, başarısız bir konuşma ve Tanrı’dan gelen bir yemek davetinden sonra öbürlerinin yanına gider gitmez Lucifer hemen katilin kardeşlerden biri olduğunu söylüyor. Bunun üzerine leb denmeden leblebiyi anlayan Chloe hemen durumun aslında kendisinden değil, Lucifer’ın ailesinden kaynaklandığını ve aslında onlara kızgın olduğunu anlıyor. Nihayetinde olay çözülene kadar Chloe davayı Lucifer ile ilişkilendiriyor ve bu dava üzerinden ailevi göndermelerde ve çözümlemelerde bulunmaktan kendini alamıyor.

Tanrı vereceği aile yemeğine hazırlık yaparken asi kızımız Mazikeen bir ruh istemek için geliyor ama istediği cevabı alamayınca sinirleniyor ve gidiyor. Fakat ilerideki bölümlerde tekrar bu konu ile ilgili konuştuklarında tam da başından beri benim Mazikeen için beklediğim şey oluyor ve Mazikeen Tanrı’dan aslında içinde bir ruh büyütebileceğini öğreniyor. Bu şekilde olması bence çok daha değerli çünkü mevcut bir ruhu kendinin yapmak yerine kendine ait olan bir tanesini oluşturmak çok daha gerçek bir düşünce.

Tabi Tanrı yemek planları yapıyor yapmasına ama Lucifer hala kararsız, Amenadiel de onu ikna etmek için uğraşıyor ama nafile. Ta ki baştan beri Chloe’nin ailesiyle ilgili göndermelerde bulunduğu soruşturmada biri teslim oluyor ve bu kişi ailenin babasından başkası değil. Lucifer küçük bir aydınlanma yaşıyor ve yemeğe gitmeye karar veriyor. Elinde devasa bir sufle ile gidiyor ve o sufleyi merak etmekten kendimi alamadım… Yemek masasında Tanrı, Lucifer, kötü ikiz kardeşi Michael, Amenadiel ve Linda var, yemekler elden ele dolaşıyor ve Linda’nın tepkisine bakarsak ben de o yemeklerden istiyorum. Bu bölüm oldukça karnımı acıktırdı. Tabi yemekte işler karışıyor, kardeşler didişiyor ve buna karşı Tanrı sinirleyip ışıkları söndürüp yakıyor (klasik Tanrı sinirlenmesi!). Linda’nın da hemen masada analizini yaptığı üzere masadaki üç çocuk babasından sevgi bekliyor ve bir noktada asla alamayacaklarını düşünüyorlar. Nihayetinde cinayet çözülüyor, katil yakalanıyor ve Lucifer sevme yeteneğinin olmadığına inanıyor.

Müzikal bir bölüm olan “Kahrolası Kutsal Karaoke Partisi” isimli 10. Bölüm ise benim favorim oldu. Hemen bölümün başında Tom Ellis’in Wicked Game söylemesiyle bölümü açtık. Şarkı bitince Lucifer arkasında Tanrı’yı alkışlarken buluyor. Meğerse etrafta kalmaya karar vermiş ve kötü ikiz kardeşini de yollamış. Sinirlenip Tanrı’yı postalayan şeytanımız yeni olay yerine doğru yola çıkıyor. Bölümün ilerleyen dakikalarında Another One Bites the Dust, Every Breath You Take, Bad to the Bone, Hell ve Just of Two of Us parçalarını keyifle izliyor ve dinliyoruz. Bölümde Chloe’nin Tanrı ile tanışması sonrasında Lucifer konusunda çuvalladığı üzerine azarlanmasını izliyor, Amenadiel ve Linda’nın çocukları Charlie’nin ölümlü olduğunu öğreniyoruz, Dan ise Tanrı’nın karısıyla yattığını öğreniyor ve haliyle bu durum kafasına uzun bir süre takılıyor. Tanrı da Lucifer’ın peşinde dolaşıp sorumlu bir baba olma isteğiyle yanıp tutuşuyor.

11. bölümde ise Trixie’yi artık bir ergen olarak görmeye başlıyoruz, belli ki okulda biraz yaramazlık yapmış ve uzaklaştırma almış. Bu sırada tesisatçılık yapan Tanrı Lucifer’ın peşine takılıyor, bu sırada kazara Dan’in elini sıkarak onu patlatınca (sağ olsun, hemen geri alıyor) Lucifer etrafındakiler için tehlikeli olduğunu söyleyip babasını kovalıyor. Bu argümanın karşılığında etrafta dolaşmamayı değil de güçlerini bir yere emanet bırakmaya karar veren Tanrı, insani zayıflıklarıyla ekibin yanına hızla geri dönüyor ve yetmezmiş gibi güçlerini bıraktığı yeri unutuyor. Neyse ki sonra hatırlıyor, meğerse torunu Charlie’ye emanet etmiş! Ama bu yaşananlar sonrasında iki oğluna güçleri üzerinde kontrolünü kaybetmeye başladığını ve sanırım emekli olması gerektiğini itiraf ediyor. Tanrı ile bu şekilde içli dışlı diyalogları en son Supernatural’da izlemiştim ve Chuck gerçek bir karın ağrısıydı. En azından bu Tanrı emekli olmaya rızasıyla karar veriyor.

“Daniel Espinoza: Çıplak ve Korkmuş” adlı 12. Bölüm Dan karakterine ayrılmış bir bölümdü. Bölümün başında Dan, Lucifer’a artık onu rahatsız etmediğini söylüyor ve bu haliyle şeytanımıza dokunuyor ve bir şeyler yapmak istiyor. Sonrasında ise Dan, sınır ötesinde yakalanmış birini getirmek üzere yola çıkıyor. Gittiği yerde ise eskiden tanıdığı ve kirli bir polis olan Luis adlı eski arkadaşı var. Dan varması gereken yere varıyor fakat Luis suçluyu hemen alamayacağını, evrak işinden dolayı beklemesi gerektiğini söylüyor ve içmek istiyor. Her şey de böyle başlıyor. Sabah Dan üstünde ölü biriyle uyanıyor, Luis ondan borçlu olduğu ruslara bir para teslimi yapması gerektiğini söylüyor, kendini acındırıyor ve belli ki Dan’i kullanıyor. Başına gelmedik olay kalmayan Dan sonunda kendini Lux’ta herkes etrafında ölmüşken buluyor. Ama… Herkes gülerek uyanıveriyor, meğerse hepsi Lucifer’ın bir oyunuymuş ve bunları yapabilmek için 5.004.156 $ harcamış… Lütfen 8 ile çarpmayalım, kendimize engel olalım…

“Zararsız Ufak Bir Taciz” adlı 13. bölüm ise Linda ve biyolojik kızıyla olan ilişkisine adanmıştı. Bölümün başında Linda’nın aracında birini takip ettiğini, sonrasında bir eve girdiğini görüyoruz. Ve sabahında da bir cinayeti itiraf ediyor. Polis arkadaşları olduğu için şanslı ki bu itiraf sonrası araştırmaya devam ediyorlar kızının da aslında suçlu olmadığını öğreniyoruz. Ve her şeyin sonunda görüyoruz ki onun kim olduğunu bilmediğini sandığı kızı, aslında annesini tanımış ve teşekkür etmek için geliyor, hatta kardeşi bebek Charlie ile bile tanışıyor. Bu tanışma anı bence biraz duygusaldı çünkü evlatlık verilmiş olan bir çocuğun, onu evlatlık veren annesinin bakmayı tercih ettiği bebek ile tanışmak kolay olmasa gerek. Ki Adriana’nın yüzünde de buruk bir gülümseme olduğunu düşünüyorum ilk anda…

Ayrıca bu bölümün başında iki kardeş Amenadiel ve Lucifer, eğer Tanrı emekli olursa Amenadiel’ın Tanrı olacağını fark etmişler ve bir şekilde bölümün sonunda Lucifer Tanrı olmak istemişti. Başımıza iş aldık yani, bir yerinde dur be adam! Haliyle bundan sonra diğer bölümde de işler bunun üzerinden ilerliyor, Lucifer babasından çok daha iyi bir Tanrı olacağına inanıyor (olur gibi ama bilemiyorum, siz ne düşünüyorsunuz?) Ekip bir yandan akvaryumda işlenmiş yeni bir cinayeti araştırırken Lucifer’da Tanrı olma hayalleri içinde yüzmeye başlamıştı bile ki tam o sırada Tanrı parkta emeklilik barbeküsü düzenleyip melekleri falan çağırmaya karar vermiş. Hayırsız oğul, kötü ikiz kardeş, yaralı yüzlü, düşük omuzlu kötü ikiz kardeş Michael’da tüm cennet ahalisine babalarının durumundan bahsetmiş, ağzında bakla ıslanmıyor! Ki aslında bu yeteneklerini kaybetme olayı da Michael’ın Tanrı’yı manipüle ettiği bir şeymiş. Bir diğer bakla da bu partide açığa çıkıyor ve Lucifer Tanrı olma isteğini diğer meleklerle paylaşmak durumunda kalıyor. Tabi meleklerden kabul görmeyince babasını “iyi bir Tanrı” olacağına ikna etmek için onun adına bir emeklilik planı yapıyor, buna Chloe’nin annesiyle arasını yapmakta dahil… Fakat bunun yerine aslında ihtiyacı olanın kendi karısı olduğunu söylüyor ve Lucifer bunu gerçekleştiriyor, anneleri kendi evreninden kalkıp kocasını da yanına almaya geliyor ve Tanrı buraları gerçekten de terk ediyor.

Michael ise cennette kendisine yandaş toplamaya ve Azrail’in bıçağını rakiplerini öldürebilmek için çalmaya başlamış bile! Böylelikle Lucifer ve ikiz kardeşi Michael arasında bir Tanrılık yarışı başlıyor. Arkasında Chloe’nin desteğiyle birlikte yarışta ileri geçmeye çalışan Lucifer, Chloe ile Tanrılık yapabilmek için hazırlıklarını yapıyor.

Daha önce Supernatural’daki Chuck’tan bahsetmiştim ya, işte 15. Bölümde bir yerlerde karşımıza çıkması beni şaşırtmadı değil ama şükürler olsun bu kez Tanrı değil. Gerçi yaptığı şey oldukça üzücü oluyor herkes için. Daha fazla spoiler vermeden hem bu haberi hem de Michael’ın peşinde olduğu savaşın nasıl sonlandığını keşfetmeyi ise size bırakıyorum.

Bu sezon bana beklediğimden daha fazla şey sunduğu için memnun kaldığımı söyleyebilirim. Lucifer kendini çok ciddiye almadan ne olduğunu bilen ve bu yönde ilerlemekten şaşmayan bir dizi.

Lucifer 5 Sezon 2 Kısım İncelemesi

Ayşe Nur Tokaç Şahin’in Diğer Yazıları İçin Tıklayın.

Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...