Anasayfa Röportajlar Dinamo Mesken Röportajı: Yusuf Anavatan & Ahmet Karanfil

Dinamo Mesken Röportajı: Yusuf Anavatan & Ahmet Karanfil

Yazar: Eslem Saraçoğlu

Dinamo Mesken Röportajı: Yusuf Anavatan & Ahmet Karanfil

70’ler Bursa’sında başlayan uluslararası bir hikâye “Dinamo Mesken”. Bugün bu hikâyeyi seyirci ile buluşturan yönetmenler Yusuf Anavatan ve Ahmet Karanfil ile bir röportaj gerçekleştirdik. Ankara ve İstanbul Film Festivali’nin bu yılki finalisti olan ve şimdiye kadar yirmi iki farklı festivale adını yazdıran bu filmin ardı arkası kesilmeyen başarılar silsilesinde başından sonuna kadar olan sürecini öğrenmek için sorularımızı sorduk:

• Ben tanıyor olsam da okurlarımız için öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

Yusuf Anavatan: Merhaba Yusuf Anavatan ben. 92 yılında Bursa’da doğdum. Çocukluğumdan beri kendimi video ve fotoğraf çekmekle meşgul etmeye çalıştım. Uşak Üniversitesi’nde sinema okudum. Hikayeler yazmaya çalıştım, teknik bilgim arttıkça bunları senaryoya çevirmeye başladım. Freelance işler yapmaya başladım onlarla beraber kendimi geliştirdikçe biraz daha kısa filmler denemeye başladım. Sinema her zaman hayatımın bir parçası oldu. Hayatı yaşama biçimini de o tarafa yönlendirmeye çalıştım. Sonra bir dönem gazetecilik yaptım. Yaklaşık bir sene boyunca da TV’de çalıştım.

Ahmet Karanfil: 93 Bursa doğumluyum. Erciyes Üniversitesi TV-Sinema mezunuyum. Tabii ki kafada sinema tutkusu veya film çekme isteği en başından beri vardı hatta o dönem idealist sinemacı gibi birçok şeyi dışladık. “Youtuba’a iş yapar mısın?” “Yok biz öyle bir şey yapmayız.” veya “Hadi düğün çekimi yapalım” dediklerinde “Yok yapmayız, biz film çekeceğiz.” gibi idealist sinemacı duruşu vardı üzerimizde. Üniversitede güzel bir ekibimiz vardı. Haliyle okul bittikten sonra dağıldı. Sonra aynı sizin gibi bir İstanbul macerası, setlerde bir süre bulundum. Daha sonra İstanbul ile mücadele edemeyeceğimi anladım. Bazı şeylerin orada doğmayan veya yaşamayan birisi için zor olduğunu düşünüyorum. Bursa’ya döndüm orada bir TV kanalına girdim. Yedi yıldır canlı yayın sektöründeyim. Hayatı geçindirebilme kısmı TV’den ama kafa hala sinemada. Hayal ettiklerim sinemada, bir yerde insanın isteği de bitmeyince bence muhakkak sonuca ulaşıyorsun. Belgeselin başlangıcı da böyle oldu. Bazı şeyler vesile oldu, Yusuf ile tanıştık. Okuldan mezun olalı 7-8 sene geçmiş olsa bile başarılar getiren, iyi bir festival süreci yaşayan film yapmış olduk. Geç de olsa bunu olgunlaşma olarak görüyorum.

• Sizi sinemaya yakınlaştıran, mesleğiniz için ilham kaynağınız olan üç film hangisidir?

Yusuf: Hep böyle düşündüğümde tamam kesinlikle bu diyebileceğim bir film bulamadığımı fark ediyorum onun nezdinde ben biraz daha yönetmen ismi verebilirim. Theodoros Angelapoulos filmleri farklı bir noktadan izlediğim filmlerdir. Ben Nuri Bilge’yi (Ceylan) katmak istiyorum – ne kadar Ahmet beni eleştirecek olsa da…- Üçüncü ise Ingmar Bergman diyebilirim.

Ahmet: 7 yaşında sinemaya tutkuyla falan başlamadım, entelektüel bir ailem yoktu açık açık söylüyorum. 100.000 nüfuslu bir ilçede büyüdüm; metropolde değilsin, ne kadar kültürle beslenebilirsin ki… Lise zamanı bölümleri incelemek o bu derken kafada sinema okumak oluşmaya başladı. Okulun birinci yılı falandı, daha önce de izlememiştim ilkine “Bisiklet Hırsızları” diyebilirim. Sinema açısından beni etkilemişti, pencere açan bir film. İkinci “Mouchette”, üçüncü “Umut”.

• Belgesel film yapımcılığı diğer filmlere nazaran daha çok sorumluluk gerektiriyor. Gerçeğe en yakın sonuca ulaşmak için mümkün olduğunca fazla araştırma yapmak gerekiyor. Siz bu süreçte belgesel film yapmaya nasıl karar verdiniz? Süreç sizin için nasıl gelişti?

Yusuf: Aslında bu bir karar değil. Yola çıkış noktamız spesifik olarak bir kategorizasyona dahil olalım ve ona göre bir iş yapalım değildi. Sizde uyandırdığı his ve o hikâyenin durumu size geçtiği sürece benim açımdan kurmacası belgeseli yok açıkçası. Ama burada çok güçlü bir done var; o döneme, o olaya tanıklık etmiş kanlı canlı insanlar var, onların o dertlerini anlatma heveslerinin kamerada kuvvetli bir şekilde duracağını görmek ve onlara şahit olarak, o gerçekliği yansıtabilecek birer parça olmak benim nezdimde bizi belgesele yönlendirmiş olabilir.

Ahmet: Böyle bir hikâye dinledik. Benim iş yerimde bir arkadaşım Meskenliydi. Biz ondan öğrendik daha sonra Google’a yazınca başka çalışmalar olduğunu gördük ama belgesel üzerine değildi. Kurgusal bir hikâye anlatıcılığı tarzında, ritmi olan kendince bir dokusu olan film değildi. Gerçekçi olmak gerekirse bunu kurmaca olarak çekmek çok zor. Evet çekilebilir ama o biz değiliz. Yetkinlik anlamında demiyorum ama prodüksiyon anlamında öyle. Dönem filmi, çok güçlü bir hikâye, anlatabilmek zor, bu parayı sağlayabilmek zor. Bu noktada bizim yapabileceğimiz ne var diye düşündük. Siz bir tarihçi olarak sordunuz ya, bizim şöyle bir dezavantajımız vardı, yazılı belge yok. Biz sözlü araştırma yaptık. Bir masanın etrafında toplanıp insan tanımak üzerine şekillendi. Her konuştuğumuz insanla direk kayıt başlatmadık. Önce tanıdık, sohbet ettik, çay-kahve içtik, kahvaltımızı yaptık. Kendimizden bahsettik. İnsanları tanıyınca da kafamızda yavaş yavaş şekillendi. Biz her karakteri kategorize ettik. Örnek veriyorum ben size sürekli takımdan bahsediyorum, siz şunu anlıyorsunuz bu adam işin bu kısmında ama bazıları vardır o dönemin siyasi hareketliliğinden de bahsediyor. Aslında 15 anlatıcı vardı biz onu 11’e düşürdük. Konu derin, herkesin hâkim olduğu alan farklıydı.

Yusuf: Kendi kişisel arşivleri ve birkaç gazete küpürü başka bir şey yoktu. O hafızayı devam ettirme çabamız sonucunda çektik bu belgeseli. O döneme ait de bir binalar bir de bu insanlar kalmış.

• Bu hikâyenin kahramanlarına ulaşırken neler yaşadınız? Onlara gençlik anılarını (belki de en değerli anılarını) yeniden anımsatmak size ne hissettirdi? Onlardan nasıl tepkiler aldınız?

Ahmet: Ben futbol severim, siyaset severim, mahalle kültürü severim. Bende bir mahalle kültüründen geliyorum. Benim duygusal bağım üçünün bir yerde olmasıydı. Bizim baktığımız gibi bakılır mıydı bilmiyorum ama şunu örnek vereceğim, mesela Nişantaşı’nda yetişip orada o hikâyeyi dinlemeye giden biri belki bazı şeyleri gözden kaçırabilirdi ama bizden daha farklı bir şeyler de yapabilirdi. Ben duygusal olarak kendimi hikâyeye yakın hissediyorum. Meskenli değilim ama bazı coğrafyalar kendinizi oraya ait hissettirir ya öyleydi. Bir yerden sonra yönetmen gibi değil, abi-kardeş gibi sohbet ederek devam ettik. Belki bunu avantaja çevirdik. Erkan Can diyor ya “bizim çocuklar” diye mesela “bizim çocuklar” kavramı o işte, sınıfı hissediyor.

Yusuf: Ben de Ahmet’in dediklerine katılmakla beraber ekleyebileceğim şu var. Bir durumun insan psikolojisi üzerinde ne kadar farklı etkiler bırakabileceğini görmek benim açımdan çok etkileyiciydi bu hikâyede. İnsanların bunu o kişisel durumlarına göre hem algılayış hem de bunların sonuçlarına maruz kalış biçimleri beni her zaman etkiler, hala da öyle.

Ahmet: Bir yere çay içmeye gittik. “Ya böyle böyle bir hikâye varmış siz Meskenli misiniz?” diye sorduk. Sonra Vedat Abinin numarasını verdiler bize. Sağ olsun bizimle çok ilgilendi. Bir kişiyi bulmanız gerekiyor o arkadaş grubunu toplayacak, biz hiç tanımadığımız bir mahalledeyiz. İsimleri döktü önümüze, şunlarla görüşülebilir diye. Biz de kendimizden bahsettik sonuçta bir yapım şirketi değiliz. “Daha önce belgesel çektiniz mi?” deseler öyle bir şey de yok. Oranın yakınlığıyla karşıladılar bizi. “Siz istiyorsunuz madem biz de elimizden geleni yaparız”a döndü. Az kişi olmamızın avantajı da vardı. Mesela üç kişi otururken kameralar açık olsa bile belli bir yerden sonra kamera unutuluyor ve sohbet havasına dönüyor. Anılarını paylaşmalarında bu çok etkili oldu bence. Set ve spot ışıklarında aynı etkiyi alamazdık.

• Bu projeye başlarken beklentiniz neydi ve şu an o beklentilerin neresindesiniz?

Yusuf: Benim bir beklentim yoktu aslında. Projeye değer vermediğim için değil, sinema yapabilmek için. Ama maddi manevi zordu. Pandemi çıktı mesela… Bizim röportaj yaptığımız kişiler genelde 65 yaş üstüydü. Hepsine evden çıkma yasağı geldi, bu sefer ilerlemeye çalıştığımız bütün tema değişti.

Ahmet: Daha hareketli, gerilla tipi bir şeyler bekliyorduk ama pandemi kaçınılmazdı.

• Sanatçı olarak zihinlerde yer edinmiş Sayın Erkan Can’ı bu projede görmek hikâyeyi daha da ilginç hale getiriyor. Erkan Can bu projeye nasıl dahil oldu? Projeye başlarken kendisinin Dinamo Mesken ile bağlantısı olduğundan haberdar mıydınız?

Ahmet: Tabii ki biliyorduk. Başka dergilerde, birçok yerde o dile getiriyor hikâyeyi. Bizim dahil etme sürecimiz şöyle yaşandı. Ön bir teklif yaptığımızda bir süre bekledik. Bir ara müsaitlik durumu oldu, o sırada biz bir filmden es vermiştik. Vedat Abi çocukluk arkadaşı olduğu için o devreye girince kendisi bize zaman ayırdı. Bu neredeyse bir seneye yakın bir süre sonra oldu.

Yusuf: Onun da zaten üzerinde taşıdığı bir üniformaydı. Günümüzde de mahalleli ile ilgili etkinliklere katılıyor ve aslında o mahallelilikten, oralı olmaktan çıkmış bir noktada değildi Erkan Can. Bir süre sonra bizim projemize de dahil oldu.

Ahmet: Röportaja gittiğimizde Erkan Abi onun olmadığı bir kaba kurgu var onu izledi, daha orada gözleri doldu çünkü çocukluk arkadaşları… Çocukluk arkadaşlarının ve ortak hikayesinin olduğu yerde o da gönül rahatlığıyla anılarını paylaşmaya başladı. Çocukluğundan başladı neredeyse günümüze kadar geldi. Ses kaydı aldık, seslendirme yaptırdık aslında her aşamada destek oldu. Erkan Abi ister istemez ses tonuyla veya bence mimikleriyle, bazı insanların bir enerjisi vardır ya, oyuncu veya ünlü olmasaydı da o mahallede yaşayan biri olsaydı dahi o tipiyle ve sesiyle yine etkileyici olurdu. Başka insanlar çekseydi Erkan Can’ı başrole koyardı. Başrol derken baş anlatıcı olurdu. Her şey onun üzerinden kurgulanırdı. Ama bizde mesela Erkan Abi, belgeseli izleyenler de fark etmiştir, çok uzun süre yer almıyor. 1,5 saate yakın kaydı var bizde ama çok uzun süre yer almıyor. Gerektiği zamanda gerektiği yerde, hikâyeye nerede katkı sağlayacaksa orada ortaya çıkıyor ve hikâyede zaten o Erkan Can değil, Amigo Erkan, çocukluğunun Erkan’ı yani. Onlar sonuçta belgesel filmin anlatıcıları olarak bu hikâyeyi oluşturuyorlar. Hikâyeyi film haline getirmek bizim becerimiz olabilir ama onların anılarını gönül rahatlığıyla paylaşması hikâyeyi daha da güçlü hale getirdi.

Yusuf: Bizlere destek olan abilerimizin hepsine buradan teşekkür ederiz.

• Bu yoğun festival sürecinde vakit ayırıp röportaj yapmayı kabul ettiğiniz için hem kendi adıma hem Ekranom adına çok teşekkür ederim. Yolunuz aydınlık olsun!

Dinamo Mesken’in Başarıları

24. Frankfurt Türk Film Festivali, Belgesel Film Yarışması, Jüri Özel Ödülü (2023)
4. Antep Kısa Film Festivali, Belgesel Film Yarışması, Jüri Özel Ödülü (2023)
18. Boston Türk Belgesel ve Kısa Film Yarışması, Belgesel Yarışması, Mansiyon Ödülü (2023)
42. İstanbul Film Festivali, Ulusal Belgesel Film Yarışması, Finalist (2023)
34. Ankara Film Festivali, Ulusal Belgesel Film Yarışması, Finalist (2023)
56. SİYAD Türkiye Sineması Ödülleri, En İyi Kısa Belgesel, Finalist (2024)
18. İşçi Filmleri Festivali, Gösterim Seçkisi (2023)
16. Documentarist İstanbul Belgesel Günleri, Gösterim Seçkisi (2023)
24. İzmir Uluslararası Kısa Film Festivali Panorama Bölümü, Gösterim Seçkisi (2023)
13. Sinepark Kısa Film Festivali, Çarpışan Arabalar Dalı, Finalist (2023)
8. Lift-Off Global Network, İlk Kez Film Yapımcısı Oturumları, Gösterim Seçkisi (2023)
2. Güney İtalya Uluslararası Film Festivali, Gösterim Seçkisi (2023)
2. Ayancık Film Festivali, Belgesel Film Yarışması, Finalist (2023)
21. Ischia Global Film Festivali, Gösterim Seçkisi (2023)
7. Çalı Köy Filmleri Festivali, Kısa Film Yarışması, Finalist (2023)
11. Monadnock Uluslararası Film Festivali, Gösterim Seçkisi (2023)
11. Chania Uluslararası Film Festivali, Gösterim Seçkisi (2023)
5. Taste of Anatolia Film Festivali, Gösterim Seçkisi (2023)
10. Uşak Uluslararası Kısa Film Festivali, Finalist (2023)
2. Kocaeli Film Festivali, Belgesel Film Yarışması, Finalist (2023)
11. Kayseri Film Festivali, Özel Gösterim Seçkisi
14. Türkiye İnsan Hakları Belgesel Film Gösterim Seçkisi (2023)

Dinamo Mesken Röportajı: Yusuf Anavatan & Ahmet Karanfil

Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...