Anasayfa İncelemelerFilm İncelemeleri Call Me By Your Name: İnceleme

Call Me By Your Name: İnceleme

Yazar: Hatice Gökgül

Call Me By Your Name: İnceleme

Bugün hassas bir konu üzerinde önümüze sunulmuş Oscar ödüllü bir filmle geldim. Filme geçmeden önce, insanların ön yargılarıyla dolu şu dünyada üzerine taş atılan bir topluluk olan LGBT konusunu işlediğini belirtmeliyim. Dünya acımasız fakat farklılıklarıyla azınlık olanlar için daha acımasız bir yer. Aşkın vücutlardan, cinsel kimliklerden ve yaştan öte ruhsal bir bağ olduğunu, LGBT gerçeğini somutlaştırdığımızda anlayabiliriz. Aşk, insanın ruhsal ve psikolojik ihtiyacıdır. Hem derdi hem devası olup insana yaşadığını, evrildiğini, ruhsal acının mümkün olduğunu ve kelebek hissini öğretir. Bunları söylerken içerikte maddi şeyler göremiyoruz değil mi? Çünkü yoktur. Aşk histir. Ne bedenle ne kimlikle tanımlanabilir. Bu yüzden belli sınırlar dahilinde aşk güzeldir ve doya doya yaşanmalıdır.

Filmimiz, James Ivory tarafından Andre Aciman’ın aynı adlı kitabından uyarlanmış ve senaryosuyla ödül almış 2017 çıkışlı romantik/drama. Oyunculuklarına hayran kaldığım bu filmde 17 yaşında olan Elio’yu bebek suratlı ve yetenekli Timothee Chalamet canlandırıyor. Oyuncu, 17 yaşında kaliteli okuyucu ve müzikal çalışmaları yapan ve biseksüel olan karakterimize çok yakışmış. Elio’nun kalbini çalan Oliver karakterini de Yunan mitlerinden bildiğimiz heykellere benzeyen yapısıyla Armie Hammer canlandırıyor. Elio bir italyan, Oliver ise genç, ukala( tabii Elio’nun ilk izlenimlerine göre) bir Amerikalı. Hatta filmin ikonikleşmiş bir kelimesi var; ‘’later’’. Oliver bu kelimeyi veda ederken kullanıyor. Elio bunu ilk duyduğunda ona göre fazla ukalaca bir kelimeydi. Tabii Oliver’ı tanıyana kadar…

Söylemek mi daha iyi yoksa ölmek mi?

1983 yazı. İtalya’nın kuzeyinde bir yer. Ailesiyle birlikte yaşayan Elio’nun 6 hafta için odasını ve banyosunu paylaşması gereken yüksek lisans öğrencisi genç Amerikalı Oliver profesör babasına yardım etmek için kasabaya gelir. Ailesi entelektüel ve nazik bir ortamda yetişen Elio, misafirine karşı oldukça iyidir. Oliver kasaba halkıyla çabucak kaynaşır ve tabii ki kızlarla da. Kızlarla bu kadar yakın ilişkiler kurması sonucunda Elio rahatsızlık hissetmeye başlar. Bu rahatsızlık ona, Oliver’a karşı olan duygularının varlığını sorgulattırır. Fakat Elio için bu durum korkutucudur. Zamanla bu arkadaşlık yeni dallarda ortak noktalar ortaya çıkarmaya başlar. İkili arasında sohbetler derinleşir.

Elio küçük de olsa çok okuyan bilgili bir çocuktur. Oliver bundan etkilenir ve bunu dile getirir. Aralarındaki bu bağ, bazı zamanlarda kendini tensel yakınlaşmalara ve flörtöz davranışlara yol açar. Bir gün kasabaya giden Oliver ve Elio, tarihi mekanlardan söz ederken o beklenen üstü kapalı konuşma gerçekleşiyor. Elio içinde bulunduğu durumu net bir şekilde olmasa da Oliver’a ifade ediyor. Oliver ise onu geçiştirmeye çalışarak beklentilerimizi ve heyecanımızı darbeliyor ama sahne sonunda Oliver’da gördüğümüz içten heyecan hem Elio’yu hem de bizleri tekrar ritmine çekiyor.

Açıkçası filmde hem çekim tekniğiyle olsun hem de diyalogları ile olsun beğendiğim iki sahneden birisiydi. Bu olaya alışma ve iletişim kurma çabaları aralarında devam ederken Elio ilk cinsel deneyimini bir kızla yaşar. Elio cinsel etkileşimi tattığında Oliver’a karşı olan çekimi daha da artar. Sonunda birlikte olurlar ve Oliver Elio’ya o meşhur cümleyi söyler ‘call me by your name’. Bu sözle birlikte ikili iç içe geçmiştir. Bu korkuda kendine yer bulamayan diğerinin kolları altında olacaktır. Zaman içerisinde birbirlerine iyice alışan Oliver ve Elio’nun ilişkisi ailesinin de dikkatinden kaçmaz. Ailesi Elio’yu bu durumda destekleyen, örneklerini sık görmediğimiz türden bir aile. Sonunda Oliver’ın gitme vakti gelmiştir.

Elio’nun ailesi oğullarını sevgi dolu bir bağ kurduğu Oliver’la vakit geçirebilmesi ve ona veda edebilmesi için birkaç günlük bir geziye yollarlar. İşte burada insanların düşüncelerinden ve ön yargıdan önce çocuklarının mutluluğunu öne koyan bir aile olduklarını kanıtlarlar. Oliver ve Elio beraber çok güzel zaman geçirirler. Artık ayrılık vakti gelmiştir. Tren garında gerçekleşen bu ayrılık çoğumuzun empati kurabileceği türden bir sahneydi. Bu vedayla Elio’nun ilk aşkı da tarihe karışmış oldu. Son sahnelere yaklaşırken babasının Elio’yla yaptığı mükemmel konuşmaya bayıldık beğendiğim iki sahneden bir diğeri de bu sahneydi. Babanın sözleri önemli ve bir o kadar da kaliteliydi.

Genel değerlendirecek olursak film mekan, müzikler ve sadelik açısından çekim kalitesini .hissettiriyor. Oyunculuklar da bir o kadar iyi. Şu an IMDb’de puanı 7.9 ancak bana kalırsa bu film 7/10. Film bu kadar uzun olmamalıydı. Ayrıca sadakat barındırmadığından aralarındaki ilişkiyi kutsal göremiyorum. Bu da sahnelerdeki ince duyguları ifadesiz kılıyor. Ama huzurlu, sakin ve temiz bir yapım. İzlenebilir.

LATER…

Call Me By Your Name: İnceleme

Hatice Gökgül’ün Diğer Yazıları İçin Tıklayın.

Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...