Bu İnceleme Spoiler İçermektedir!
Mack ve Deke 1982 senesinde mahsur kalmışlardır. Mack, ailesinin ölümüne olan üzüntüsünden dolayı görevin devamlılığına odaklanamaz. 82’de aylar hatta yıllar geçer. Açıkçası bu süreçte Mack’in yaşadığı bu acının tazeliğinin dinmemesi ve ısrarla kesmediği çakma sakalları göze batmaktadır.
Aynı dönemde Coulson’ın patlattığı hücrenin kalıntılarından Kâhin denilen ablamızın yapay bir formda hayatta kaldığını ve tamirci biri sayesinde kendisine vücut yaptırdığını görüyoruz. Yani tehlike 82’de halen devam ediyor ve ekibimiz boşuna o zamanda kalmadılar.
Deke, zamanda kaldığı bu mahsuriyeti sırasında yine gelecekten çaldığı, bu sefer sanatsal olan bir faaliyetle uğraşmakta ve müzik grubu kurarak zamanda sükse yapmış meşhur şarkıları kendisininmiş gibi icra etmektedir. Deke’in, The Breakfast Club filminden bildiğimiz Simple Minds şarkısı “Don’t you forget about me” performansı güzeldi. Tabi bu müzik grubu kisvesinin altı yine boş çıkmıyor, Deke’in kendince bir aksiyon ekibi kurduğunu ve Coulson’ın da patlamadan zihinsel olarak hayatta kaldığını görüyoruz.
Yine bize yedirilen bir teknolojiyle Coulson’ı kanlı canlı olmasa da ekibe dahil ediyorlar. Kâhin Sibyl’in boş durmadığını, zaman akışlarını hâlâ arıyor olduğunu Coulson söylüyor ekibimize. S.H.I.E.L.D üssüne yapılan robotların saldırısından ekibimiz gereksiz zayiat dışında kolayca kurtuluyorlar.
Bölüm sonunda, asıl ekibin diğer fertlerinin de zamanda sıkışmış dostlarımızı kurtarmak üzere 1982 senesine gelebildiğini görüyoruz. Ayrıca Kâhin Sibyl’in Nathaniel Malick ile iş birliği kurduğunu görüyoruz.
Bu bölüm, sezonun diğer bölümlerine nazaran bir “filler episode” olarak sayılabilir, sezonu doldurmak maksadıyla hem eğlencelik hem de seksenleri yaşamış olan izleyicilere birkaç referansla selam çakma bölümüydü.