Anasayfa İncelemelerFilm İncelemeleri 27. Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali Kısa Metraj: 5 Filmlik Seçki

27. Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali Kısa Metraj: 5 Filmlik Seçki

Yazar: Elif Betül Yaşar

27. Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali Kısa Metraj: 5 Filmlik Seçki

27. Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali’nde izlediğim Kısa Metraj serisi büyük bir heyecanla beklediğim bir seriydi. Özge Uçar’ın yönettiği “Yolda”, Ezgi Ay’ın yönettiği “Maşallah!”, Yasemin Demirci’nin yönettiği “Onun Kalesinde”, Şirin Bahar Demirel’in yönettiği “Zarafet ve Şiddet Arasında” ve Burcu Görgün’ ün yönettiği “Ruj” adlı kısa filmler izleyicilerle buluştu. Kısa Metraj gösteriminin ardından Özge Uçar, Yasemin Demirci, Ezgi Ay ve Maşallah’ın kurgucusu Asya Leman söyleşide bizimleydi.

Her filmi farklı yönleriyle beğendiğimi söyleyebileceğim seçki toplam beş filmden oluşuyordu.

Yolda

Özge Uçar’ın yönettiği Yolda filminin konusu; Aysun yönetmenin filminin çekimleri esnasında kız kardeşi Arzu’dan bir kargo gelmesiyle değişir. Küçükken çektiği kamera kaydını oynatmaya başlar ve hem çektiklerini hem de hissettiklerini aynı anda yaşarız.

Hem Aysun’un gözünden hem de Aysun’u aynı anda izleyebiliyor olmamız zaman ve mekân algısını yıkarak Aysun’un hissettiklerine odaklanmamızı ve küçükken olduğu gibi büyüdüğünde de aynı olduğunu hissettirdi. Halihazırda çekimlerinin olacağı filminin konusunun da küçükken çektikleriyle yani birebir yaşantısıyla ilişkili olması da bu durumu doğruluyordu ve duygu yükü büyüktü. Aysun’un oyunculuğunu bu duyguyu verecek kadar yeterli bulamadım. Senaryoyu ve çekim açılarında uygulanan teknikler sayesinde film beni içine çekti. Dalgalanmalar pek fazla yaşamadım. Özge Uçar’ın sinematografi bilgisi aşikâr gözüküyor. Bu yönden de seçkideki diğer filmlerden ayrılıyordu.

Maşallah!

Ezgi Ay’ın hem yönettiği hem de oynadığı Maşallah! filmi kadınların dışarıya çıkarken kıyafet seçiminin ne denli zor olduğunu ve akıldan birçok senaryo üretip her şeyi düşünmesi gerektiğini nazar metaforuyla anlatıyor.

Filmin çekimlerini arşa çıkararak beğendiğim kurgusuyla sanatsal bir film diyebilirim Maşallah! için. Kurgucusu Asya Leman iyi iş çıkarmış. Setin tam olarak var olamadığı sokak çekimleri, sesler ve birlikteliğin zor kurulacağı bölümleri fazlacaydı çünkü. Boyalar, renkler ve nazarın kullanışı yerindeydi. Filme hareketli bir geçiş sağlamış oldu ve kasvetli sıkılgan gergin halden çıkarmış oldu.

Onun Kalesinde

Yasemin Demirci’nin yönettiği Onun Kalesinde; yas sürecine ve yas sürecinin mekanla şekillenerek değiştirdiği biçime odaklanıyor. Babasını kaybeden genç bir kadının babasının eşyaları arasında kayboluşunu ve evle ilişkisini konu alıyor.

Samimi bir girişle başlaması, üzüntünün ve yas sürecinin aşamalarının görülüşü izleyiciyi etkilerken oyunculuğun hissiyatı daha iyi verebildiği bir film.

Zarafet ve Şiddet Arasında

Şirin Bahar Demirel’in yönettiği Zarafet ve Şiddet Arasında ‘’el hafızası’’ kavramından yola çıkarak kendi sorularının peşine düştüğü ve multidisipliner bir çalışma. Belgesel niteliğinde bir film diyebiliriz.

Kolaj tekniğini büyük ölçüde kullandığı çalışmada hareketli grafikler göze çarpıyordu. Soruları/sorgulamaları bizi de düşünmeye sevk etti. Filmin baştan sona tek bir izlemeyle kavranabileceğini düşünmemekle beraber anlamak ve anlamlandırmak için çaba gösterilmesi gereken bir film. Şirin Bahar Demirel’in oluşturmak istediği konsepti beğendim: Girişteki soluyan doğa, makalelerden açıklamalar; kaynakların dışavurumunu.

Ruj

Burcu Görgün’ün yönettiği Ruj filmi, on yaşındaki Sabahattin, yaşadığı şiddet dolu dünyada insanların varlığını bilmediğini, görünmez olduğunu düşünmektedir. Okuduğu çizgi romandaki karakter de Görünmez Adam’dır. Bir gün eline aldığı ruj ile hayal dünyasının içine dalar ve Görünmez Adam artık görünür olmuştur.

Sinematografisini çok beğendiğim Ruj filminin renkleri, ambiyansı, Sabahattin’in oyunculuğu, mekân seçimi gibi etkenler izleyiciyle hemen duygusal bir bağ kurdurtuyor. Filmin girişinde reklam filmi izliyor gibi hissettim de diyebilirim. Metnin altında yatan bir sosyal problem, on yaşındaki Sabahattin’in çay satmaya çıkışı sanki bir sosyal algıyı kırma projesi gibiydi de. Bir noktada öyle de diyebiliriz. Görünmez Adam, görünür oldu çünkü. Fakat babası yine de erkek adam olamamakla suçladı Sabahattin’i ve film kırıldığı noktada da bitmiş oldu. Karanlık tonlarıyla içten içe hissettiğimiz duygular, Sabahattin’in gülüşü aklımızda kalır diye düşünüyorum. Ayrıyeten illüstrasyon çalışmalarını da beğendim eğer bu film için bir konsept oluşturulmuş ise daha çok beğendim.

27. Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali Kısa Metraj: 5 Filmlik Seçki

Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...